Seçime yirmi parti, artı Cumhurbaşkanı katılıyor.

Seçime yirmi parti, artı Cumhurbaşkanı katılıyor.

Adana’lıların şanı şuradan gelir.

Nerede bir olay varsa hep dayak yiyenden taraf olur.

Kendiside “eşek sudan gelene kadar” dayak yesede vaz geçmez.

Sonucunda kafa, göz yarılır, ama kabadayılıktan vazgeçmez!...

Şimdi,

önümüzde bir genel seçim var.

Partiler propaganda yapmaya başladı.

Yani sallamak serbest!...

Ama usturuplu sallayacaksın.

Öyle her şeyi alkışlamak yok.

Alkışlarsan Devletin televizyonundan yayınlanmassın.

Aslında meydanda sadece dört partiyi görüyorsunuz.

Yirmi parti dedik ya, seçime girecek.

Birde artı bir demiştik.

O da sayın Cumhurbaşkanı.

Sayını yanlış anlamayın.

Makama değer katmak için kullanılır genelde.

Cumhurbaşkan’ıda seçim çalışmalarını başlattı.

Aslında Tayyip beyde bir nevi Adana’lılara benziyor.

Dedik ya başta,

Başkasının kavgasına girip dayak yiyenler topluluğu.

Şunu unutmayalım, her ne kadar Adana’lılara benziyor desekte Adana’lılar dayak yiyenden taraf olur.

Oysaki, Cumhurbaşkanı dayak atandan taraf.

Ha, Adana’lılar alınmasın.

İroni yapıyoruz, Cumhurbaşkanı için.

yoksa bizden daha küfürbaz birini neden hemşehri ilan edelim?

*       *        *

Şimdi diyeceksiniz ki,

AKP iktidarda kalmak için girdi bu kavgaya.

Peki Cunhurbaşkanı ne alacak sonunda?

Yada şöyle diyelim.

AKP dayak yiyen tarafmı ki, AKP’den yana Cumhurbaşkanı?

*         *        *

“Lan siz kim oluyorsunuz”!...

Demiş, ülkenin en yükseğindeki kişi.

Kime dediği önemlimi?

Önemli olan o makda olanın nasıl böyle bir üslup takındığı.

Ha, her parti Bu ülkenin partisi değilmi?

O zaman her partiden yana olmak değilmi bir cumhurbaşkan’ın görevi?

Peki,

Edilen bir yemin var.

Ben şimdi namusum, şerefim üzerine deyipte, üslubu düşürmek istemiyorum.

Bakarmısnız,

Ben bir sıradan vatandaş olarak üslubtan bahsediyorum.

Ben tarafım, gidip oyumuda bir partiye verecem.

Bunun kadar doğal bir şey olamaz.

Ama sen sayın cumhurbaşkanı, halkın özgür düşüncesine dem vuramazsın.

Yada kavga eden kişilerin arasına girip bir yumrukta ben vurayım diyemezsin.

Tarafsız kalacağına söz verdin.

Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk?

Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.

Bak buradada ahlak geçiyor.

Bak buradada Atatürk çıktı karşınıza.

Her oyunun bir kuralı vardır.

Ve siz sayın cumhurbaşkanı bu kuralları bozuyorsunuz.

Hakem her ne kadar size merhametli davarnıyorsada, bir gün kırmızı kart gösterirse hiç şaşırmayın.

Henüz oyun bitmedi çünkü!...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Süleyman YALÇIN

16.04.2015 08:15:18

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI