SEDAT PEKER VE YERGÖĞÜ KÖPRÜSÜ

SEDAT PEKER VE YERGÖĞÜ KÖPRÜSÜ

Akıncılar, Osmanlının sınır güvenliğini sağlayan, ordu sefere çıktığında, önden gidip yol üzerindeki düşmanı temizleyen birlikti. Kanuni Sultan Süleyman zamanında sayıları elli bini aştı ve 16. yüzyılın sonuna kadar büyüyerek geldiler.
1590’lı yıllarda, Eflak Voyvodası Mihai Viteazul, Osmanlı’ya isyan etmişti. İsyanın bastırılması ve Voyvoda’dan kurtulmak gerekiyordu. Ancak başkentte işler karışıktı. Paşalar arasında iktidar mücadelesi vardı. (Eşit paylaşamıyorlar, herkes daha fazlasını istiyordu. Dedelerimiz de pek hırslıydı, yani.)
Nihayet, III. Mehmet sadrazam Koca Sinan Paşa’yı 100 bin kişilik bir orduyla Voyvoda’nın üzerine gönderdi. Osmanlı ordusunu gören Mihai Viteazul, savaşı göze alamadı ve geri çekilmeye başladı. Amacı Osmanlıları bataklık bir bölgeye çekmekti.
Düşmanın kaçtığını gören Koca Sinan Paşa, geride 3.000 asker bırakarak güneye, “Paşa Yergöğü” Kalesine çekildi. Oradan Rusçuk’a geçecekti. Ordunun Rusçuk’a geçmesi, en az 3 günü bulacaktı. Çünkü ağır silahlar vardı ve ordu oldukça kalabalıktı.
Sinan Paşa bu arada akıl almaz bir şey yaptı. Tuna Nehri üzerine bir köprü kurdurdu; köprünün başına bir tahsildar dikti ve geçen askerlerden ganimetlerinin beşte birini kendisi için. tahsil etmeye başladı. Zaten payitahtta bir rüşvet imparatorluğu kurmuştu. Tarihin en büyük hırsızlarından biriydi. “Durmak yok, yola devam,” diyordu ama bu durum da geçişi geciktirdikçe geciktiriyordu
Bunu duyan Mihai Viteazul, 70 bin kişilik bir ordu ile yola koyulmuştu. Koca Sinan bu bilgiyi almasına ve bütün uyarılara rağmen, rüşvet tahsilatına devam etti. Tahsilat önemliydi; vatan da düşman da bekleyebilirdi. Mihai Viteazul Osmanlı ordusuna yetişti ama saldırmadı. Koca Sinan düşman ordusunu görünce köprüden geçişi hızlandırdı, ancak çok artık geçti.
Köprüyü geçerken, Akıncılar onları korumak üzere geride kaldı. Sıra kendilerine geldiğinde, tam körü üzerindeyken, Mihai Viteazul’un ordusu ahşap köprüyü ağır toplarla yıktı. Akıncıların bir kısmı köprü üstündeyken ateşe yakalandılar ve nehrin sularında kayboldular. Diğerleri ise Tuna ile düşman ordusu arasında sıkıştı kaldı.
Düşman ordusuna kıyasla sayıları çok azdı ve düşman ağır silahlarla saldırıyordu. Yapacak bir şey yoktu. Bir kısmı düşman toplarıyla öldürüldü, kalanı da Tuna’nın soğuk sularında boğuldu.
Bu olaydan sonra Akıncılar bir daha toparlanamadı. Yergöğü Köprüsü sonları olmuştu.  
Zamanla tarihe karıştılar. Geriye efsaneleri, kahramanlıkları ve Osmanlı’ya hizmetleri kaldı. Bize de onlar için şiir yazmak düştü.

Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

ŞİMDİ BEN DİYORUM Kİ…MESELA…

SEDAT PEKER O ZAMAN YAŞASAYDI DA ŞU BİZİM PAŞALARI TANIMIŞ OLSAYDI…

TAMAM, YOU TUBE YOKTU AMA O DA TELLAL BAĞIRTIRDI. YETMEZ MİYDİ Kİ?


25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

11.06.2021 18:40:41

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI