Sen değiş ki; dünyan değişsin
Manşet Haber 10.05.2013 10:57:04 0

Sen değiş ki; dünyan değişsin

Sen değiş ki; dünyan değişsin

Yaşam Koçu Selin Alptekin, spor yapan bayanlara ilişkiler konusunda bir seminer verdi.

İlişkiler konusunun uçsuz bucaksız ve geniş bir zemine dayanan konu olduğuna dikkat çeken Alptekin, “Hepimizin hayatındaki dönüm noktaları; içinde bulunduğumuz ilişkilerin yaşama şekline de bağlı. Bizim için; özellikle son dönemde kadın – erkek ilişkilerinin yanısıra anne-çocuk, aile kavramları da ön plana çıkmaya başladı” dedi.

yasam_kocuHayatımızda bu derece önemli hale gelen ilişkiler hakkında geçtiğimiz gün Adana’da Portakal Spor Salonu’nda hanımlara özel seminer veren Yaşam Koçu Selin Alptekin, ilişkilerin temelinin çocukluğumuza dayandığını, hayatımıza giren insanların rol model olarak anne-babayı aldığını belirtti.

Alptekin, “Bu yüzden çocuklukta gözlemle öğrendiğimiz davranışlarımızı ve inançlarımızı gündelik hayattaki ilişkilerimize taşıyıp, orada bilinç düzeyinde fark etmesek de ilişkilerimizin temeli buna dayanır” diye konuştu.

Mevcut ilişkilerimizde hayalimizdeki mutlu ve huzurlu ilişkiyi yaşamak için bu davranışlarımızın farkına varıp neyi farklı yapabileceğimizi göstermek adına düzenlenen seminer ve workshoplarda öğretilerini paylaşan Selin Alptekin, seminere katılan bayanlara bir tavsiyede bulunarak, “ Arzuladığınız ilişkiyi yaşamak için; değişim ilk sizden başlar. Sen değiş ki, dünyan değişsin.” diye ekledi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°