SES: PROMOSYON KONUSUNDA SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KANDIRMAYALIM
Manşet Haber 1.02.2020 00:47:16 0

SES: PROMOSYON KONUSUNDA SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KANDIRMAYALIM

SES: PROMOSYON KONUSUNDA SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KANDIRMAYALIM


Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Adana Şube Başkanı (SES) Muzaffer Yüksel, Adana İl Sağlık Müdürlüğü’nde promosyon anlaşmasına tepkis gösterdi, “Çalışanları kandırmayalım” dedi.
Adana Sağlık Müdürlüğü’nde 14 bin 763 sağlık ve sosyal hizmet emekçisi için Ziraat Bankası ile 5 yıllığına promosyon sözleşme imzalandığına dikkat çeken SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel, promosyon ile toplam da her kişiye 5 bin 500 lira, aylık 90.16 Tl olan bir promosyon anlaşması imzaladığını ifade etti. Yüksel SES Adana Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında promosyonla ilgili şöyle konuştu:
“ Bu anlaşmanın süresinin fazla olduğunu, aylık 84.000.000.tl lik cironun karşılığının bu olmadığını, bu miktarın yetersiz olduğunu söyledik Anlaşmaya imza koyan yetkili sendika sağlık –sen bunun şimdiye kadar bir rekor olduğunu ilan etti, bir başarı olarak ilan etti. Şimdi birçok ilde hem zaman 3-5 yıl arasında İstanbul ‘da iki üniversitede aylık 130.21 tl 4 yıllık da 3 yıllık aylık 111.00 tl Diyarbakır 3 yıllık aylık 110.14 tl İzmir 5 yıllık aylığı 114 00 tl açıkladı. Çalışanları kandırmayalım.
Sendikalar emekçiler için vardır. SES sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası kendi iş kolunda emekçilere hizmet için vardır, iş verenle bürokrasiden uzak durur. Onun için seçimler üç yılda bir yapılarak yönetimini seçer , hiçbir dönem aynı organda ancak iki yıl üst üste seçilebilir, üçüncü yıl başka bir üyeye yerini bırakır. Yalnız profesyonellik, yalnız 7 kişilik genel merkez yönetimi için vardır. Sendikadan aldıkları ücret yönetimde kaldıkları müddetçe devlette yönetici olmazsa ne alacaksa o kadardır. Onun için ücretleri eşit değildir, başka türlü oturum aşı gibi başka ücret alamazlar. Bazı sendika yöneticileri gibi yönetim kararı ile 14-27 bin lira gibi ücretler oturum paraları alamazlar, son model lüks arabaları yoktur. Aidatlar üyelere harcanır, bizimkilerin şu anki yönetimde olanlar aylık 4 bin tl – 5 bin tl maaş alıyorlar. “
Yüksel, sağlıkta dönüşümden vazgeçilmesini savunarak, “Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin insanca yaşayacak ücret, yıpranma payı3600.ek gösterge, emeklilik yaşamı vs ekonomik ve özlük talepleri karşılanmalı. Şiddet önlenmeli, bunların yerine getirilmesi için Ankara’da 15 Mart’ta beyaz miting, 17 Nisan’da sağlık ve sosyal hizmet iş yerlerin de iş bırakma gerçekleştireceğiz. Bizim gücümüz sizlerin dayanışmasıdır. “ dedi

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°