SEVİN CANSU’DAN “ DELİ, DERİN”
Manşet Haber 3.04.2020 12:44:24 0

SEVİN CANSU’DAN “ DELİ, DERİN”

SEVİN CANSU’DAN “ DELİ, DERİN”






Adanalı sanatçı Sevin Cansu 2019 yılında yazdığı
şarkılardan ilki “Deli,Derin” ile dinleyici karşısına çıktı. İlk klibini de
Adana’da çekti.





Sevin Cansu 2019 senesinde yazdığı şarkılardan ilki olan
“deli, derin” ile, 2020 senesinde dinleyici karşısına çıktı. Sevin Cansu’nun
ilk teklisi olan bu çalışma, Ünlü Mamüller etiketi ile bütün dijital
platformlarda yerini aldı. Söz ve müziği Sevin Cansu imzasını taşıyan “deli,
derin” şarkısında, prodüktör ve aranjör koltuğunda Serter Karadeniz yer
almakta. Kayıtları sanatçının kendi evinde ve Ayaz stüdyolarında tamamlandı.
Şarkının mix ve mastering işlemleri, Taylan Ayaz tarafından yapıldı.









“Deli, derin” için çekilen klip yine Adana’ da
tamamlandı. Yönetmen olarak Mahmut Can Yakın ve Ozan Soruç ile çalışılan
klipte, Sevin Cansu’ya, Alican Özgül eşlik etmekte. Şarkının kapak fotoğrafı da
yine bu iki isim tarafından hazırlandı.





Şarkıda bir aşk hikayesinin bitiş sürecinde hissedilen
kırgınlık ve belirsizliğin ön plana çıktığını ve ayrılığın ardından hüzün duyan
bir insanın, aşkından vazgeçemediğini görüyoruz.





Yeni çalışmaları ile de adından çokça söz ettirmek isteyen Sevin Cansu, ilk teklisi “deli, derin” ile güçlü bir çıkış yakalamayı hedefliyor.






https://www.youtube.com/watch?v=WIkeoKLaC_Q


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°