SEVİNMEYİN BEN DAHA ÖLMEDİM ya da TUTUNAMAYANLAR
Manşet Haber 11.04.2020 18:13:50 0

SEVİNMEYİN BEN DAHA ÖLMEDİM ya da TUTUNAMAYANLAR

SEVİNMEYİN BEN DAHA ÖLMEDİM ya da TUTUNAMAYANLAR






Hayır kendimi
değil, Oğuz Atay’ı yazacağım.





1934’te İnebolu’da doğdu.Annesi öğretmen, babası savcıydı. Üç dönem de
milletvekilliği yaptı. Kültürel alt yapısıyla annesi ilgilendi çünkü babasına
göre roman, hikâye karın doyurmazdı.





Beş yaşında Ankara’ya taşındılar. Maarif Kolejine girdi; kitaplarla daha
içiçeydi artık. Koleji 9.61 not ortalamasıyla bitirmiş, okuldayken
Shakespeare’in Hırçın Kız isimli oyununda oynamış, resim dersleri almış ama
hala babasının gözüne girememişti.





Babayı aşmak mümkün değildi, o da İTÜ İnşaat Fakültesi’ne girdi. İyi bir
öğrenci olamadı; hep arkada oturdu, derslerle hiç ilgilenmedi.   





O yıllarda Marksizm’le tanıştı, Hegel’in, Lenin’in kitaplarını okudu. Askerliğini yaparken Cevat Çapan ve Vüsat Bener ile tanıştı. Bu tanışma
yolunu edebiyatla kesiştirdi ve Sosyalist/Marksist eğilimli Pazar Postası’nda yazılar
yazmaya başladı. Artık,Turgut Uyar, İlhan Berk, Cemal Süreya, Ceyhun Atıf
Kansu, Ülkü Tamer, Ece Ayhan ve Atilla İlhan gibi isimlerle arkadaştı.





Askerlikten sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başladı.
Ama gönlünde yazarlık yatıyordu. İlk romanı “Tutunamayanlar” la TRT Roman
Ödülü’nü kazandı. Romanda, Tutunamayan’ı,“Beceriksiz ve korkak bir hayvandır.
İnsan boyunda olanları bile vardır. İlk bakışta, dış görünüşüyle, insana benzer,”diye
tanımlıyordu.Aslında gerçekten tanımladığı kimdi?





“Bir Bilim Adamının Romanı”ında, üniversiteden hocası Mustafa İnan’ın
hayatını anlattı. Yazması için ısrar eden, matematikçi Cahit Arf’tı.





“Korkuyu Beklerken” adlı eserinde sekiz hikaye vardı. Yine toplumdan
kendini soyutlayan kahramanlar, yine insanı sıkıştırıp un ufak eden modern
dünya, hikayelerin ana konusuydu.





1976’nın son günlerinde geçmeyen bir baş ağrısına yakalandı; kendine teşhis
koydu: Grip. Ama ilaçların faydası olmuyordu.Bir süre sonra, çift görmeye
başladı. Beyninde iki tümör vardı. Londra’da Royal Marsden Hospital’a gitti,
ama İki tümörden ancak biri alınabildi.





Bir sene sonra, 13 Aralık 1977’de, arkadaşlarıyla
birlikte Altay Gündüz’ün evindeydiler. Atay bir ara banyoya gitti. Bir süre çıkmadı.
Seslendi arkadaşları, “Nasılsın Oğuz?” 
Banyodan karşılık verdi Atay, “Sevinmeyin, daha ölmedim.”





Sonra yine bir sessizlik... Bir şeyler ters gidiyordu. Gündüz koştu… Kapı
kilitliydi. Kırdı kapıyı. Ölmüştü Oğuz Atay.





Evet, son sözü,” Sevinmeyin, ben daha ölmedim,” olmuştu. Son sözünü
söylemiş ama son kitabını yazamamıştı. Adı: TÜRKİYE’NİN RUHU. Bitiremedi
çünkü…Öyleyse başlarda sorduğumu yine sorayım: ASLINDA TUTUNAMAYAN KİMDİ?





Bakın nasıl anlatıyordu kendini: “Bir silgi
gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım. Mürekkeple
yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.”





  • HEPİMİZ BAZEN KENDİMİZİ KURŞUN KALEM
    SİLGİSİ GİBİ GÖRMÜYOR MUYUZ?


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.8° / 13.8°