Sevsinler Sizi

Sevsinler Sizi

Tören ve etkinliklerde adettendir, her toplantı, seminer, panel gibi işlerde protokol üyelerine 'hoşgeldin' denir. Sayın Vali ya da varsa Bakan, olmadı Başbakan yahut da Cumhurbaşkanı ile başlayan selamlama faslında cümlenin en sonunda da, 've basınımızın güzide temsilcileri' diye bir tabir kullanılır.

Haydi hep birlikte bu güzide temsilcilere reva görülenleri sıralamaya çalışalım. Bu güzide temsilciler öyle toplantılara tanıklık eder ki dillerinin, damaklarının kuruduğu anlar olur. Mesela milyarlarca dolarlık işlerden bahsedilirken ayrıntıları kaçırmamaya çalışırlar. Birçok yetkili ve etkili karşılarında nutuk atarken, güzide temsilciler, tez elden haberi halka ulaştırmanın, şefinden, müdüründen fırça yememenin derdine düşer.

Üç kuruş paraya çalışmalarının hiçbir önemi olmaz. Zaten hiç bir toplantıda bu konuda dert de yanmazlar. Hadlerini bilirler. İşlerinin gereğini yaparlar. Ama şu vurdum duymaz tavırlar yok mu! İşte o tavırlar çileden çıkarır güzide temsilcileri... Tam da bu sırada 'güzide temsilciler' tümcesinden ne anlamaları gerektiğini kavrayamazlar.

 

***

Nedir bu 'güzide temsilciler' ya da kimlerdir?

Toplantılarda en köşeye atılan, çoğu zaman oturacak sandalye bulamayan, bulsa da hemen kaybeden, ayakta not almaya, kamera ve fotoğraf makinasını aynı anda kullanmaya çalışanlardır; güzide temsilciler...  Toplumsal gösterilerde tarafların şamar oğlanına dönen temsilciler. Haber amaçlı gidilen toplantılardaki ikramlarda (beklentileri yoktur) en sona bırakılan, birkaç dakikalık dinlenme aralarında bir çay için yarım saat bekletilmeye çalışılan güzide temsilciler. Kraldan çok kralcılarla karşı karşıya bırakılan güzide temsilciler.

Az önce görüntülerinin alınmasını, fotoğraflarının çekilmesini bekleyen, (bazıları kaş, göz işareti bile yapar) etkili ve yetkililerin az sonra görmezden geldiği güzide temsilciler.

Eşekleri kaybettirilen ve sonra geri verilince sevinmeleri, dua etmeleri beklenen temsilciler... (Yıpranma hakları ellerinden alınan, hakları iade edildiği gerekçesiyle para yatırmaları istenen ama bu sayede milletvekillerinin emekliliğinin süper ötesi olmasına olanak sağlayan güzide temsilciler.)

Şimdi söyleyin bakalım. Kimmiş bu güzide temsilciler?

‘Güzide temsilciler’le söze başlayıp sonra bir an önce gitmelerini bekleyenleredir sözüm. Sevsinler sizi...

Böyle 'güzide temsilcilik' yere batsın.

En iyi haftalar sizin olsun...

 

SATIR ARASI

M.ÖMER ÜNEY

o.uney@yeniadana.net

adanaulus

16.02.2013 18:44:52

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI