SEYHAN’IN ÜRETTİĞİ KOMPOST ALADAĞ’DA YANAN TOPRAKLARA CAN VERİYOR
Manşet Haber 21.09.2021 00:55:34 0

SEYHAN’IN ÜRETTİĞİ KOMPOST ALADAĞ’DA YANAN TOPRAKLARA CAN VERİYOR

SEYHAN’IN ÜRETTİĞİ KOMPOST ALADAĞ’DA YANAN TOPRAKLARA CAN VERİYOR


Seyhan Belediyesi ve Adana İşkadınları Derneği’nin (İŞKAD) ile birlikte yaşama geçirdiği “Gıdamı Koruyorum” projesi kapsamında gıda işletmelerinden toplanan organik mutfak atıkları, kompost gübreye dönüştürülüp sonra Aladağ’da orman yangınında zarar gören tarlalarla buluşturuldu. Aladağ’da kompost gübreyi yanan topraklara elleriyle atıp, traktörle tarla süren Başkan Akif Kemal Akay, “Hedefimiz hem israfın önlenmesi hem de yangının zarar verdiği tarım topraklarının ıslah edilip yeniden üretim yapılabilir hale getirilmesini sağlamak” dedi.

Seyhan Belediyesi ve İŞKAD işbirliği ile yürütülen “Gıdamı Koruyorum” projesinin ikinci adımında mutfak atıklarının fazla olduğu gıda işletmelerine konteynırlar yerleştirildi. Toplanan organik atıklar Seyhan Belediyesi’nin kompost tesislerinde pazar, park, bahçe artıklarıyla birlikte kompost gübreye dönüştürülerek bu atıklara hem değer kazandırıldı hem de önemli oranda israfın önüne geçildi.
KOMPOST YANAN TOPRAKLARLA BULUŞTURULDU

Üretilen kompost gübreler, Adana şalvarı ve 6 köşeli kasket giyen Başkan Akif Kemal Akay, İŞKAD Başkanı Berman Mantı ve Seyhan Belediyesi ekipleri tarafından geçtiğimiz hafta sonunda Aladağ’da orman yangınlarda zarar gören tarım topraklarıyla buluşturuldu.
AKAY ELLERİYLE KOMPOST ATTI, TRAKTÖRLE TARLA SÜRDÜ
Başkan Akay ve İŞKAD Başkanı Mantı elleriyle yanan topraklara kompost gübre atarken, Başkan Akay daha sonra traktörle tarla sürerek kompostun yanan toprakla bütünleşmesini sağladı. Aladağlı çiftçilere, üretim sürecinde de kullanılmak üzere üretilen kompost gübrelerden armağan eden Başkan Akay, Seyhan Belediyesi yangının yaralarının sarılması konusunda her türlü yardımı yapacaklarını söyledi.
Çocuklara oyuncaklar da armağan eden Başkan Akay, “Gıdamı Koruyorum” projesiyle israfın önlenmesi konusunda bilinç ve farkındalık yaratmayı amaçladıklarını vurguladı. Akay, gıda işletmelerinden toplanan mutfak atıklarının komposta dönüştürülüp, yangında zarar gören toprakların ıslah edilerek yeniden üretim yapılabilir hale getirilmesinde kullanılmasının çok değerli olduğunu dile getirdi.
KOMPOST TOPRAĞI İYİLEŞTİRİYOR

Başkan Akay, “Projemizin amacı hem israfı önlemek hem de organik atıkların çöpe gitmesini önleyip, geri dönüşüm aracılığıyla yeniden doğaya kazandırmak. Kompost gübre topraktaki organik madde miktarını artırıp toprağı hem iyileştiriyor hem de havalandırıyor. Ürettiğimiz kompost gübreleri bugün yangının zarar verdiği topraklarla buluşturduk. Bu toprakların ıslah edilmesini ve geri kazanımını sağlamayı hedefliyoruz. Yanan alanların tekrar bitki yetiştirilebilir hale gelmesi hem ülke ekonomisi hem de üreticilerimiz açısından çok önemli. Üretim sürecinin başlamasına katkıda bulunduğumuz için çok mutluyuz” diye konuştu.

DUYARLILIK ÇAĞRISI
Çöpe atılan organik mutfak atıklarının hem doğaya hem de ekonomiye ciddi zarar verdiğini aktaran İŞKAD Başkanı Berman Mantı da israfın önlenmesi konusunda duyarlılık çağrısı yaptı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°