SEZEN, FALYALI VE ÜNİVERSİTELER: ÖZGÜRLÜĞE KARŞI 'MÜTAŞERİK' DOĞRU, AKIL, SANSÜR VE CİNAYET

SEZEN, FALYALI VE ÜNİVERSİTELER: ÖZGÜRLÜĞE KARŞI 'MÜTAŞERİK' DOĞRU, AKIL, SANSÜR VE CİNAYET


Doğru ve geçerli aynı şeyler değil, yanlış ve geçersiz aynı şeyler değil. Doğru kimin doğrusu? Özgürlük bunun neresinde?





Bütün Batılı emperyalist güçler Karadeniz’e, Baltıklara, Rusya’ya doğru dayanmış, arada  ve oralarda maalesef Türkiye de var. Liderler şakır şakır şakırdıyor, her gün biri bir yerde, kargo uçakları ölüm malzemeleri taşıyor, filolar, füzeler oradan oraya taşınıyor.





Yeraltı ve yer üstü dünyası, yer üstünün üstüsü birbirine girmiş, öyle sürtünüyor ki dağları ovaları adaları yırtıyor. Abu Dabi’de otel katları, K. Kıbrıs’ta kumarhanelerin ve sanal kumar aleminin kralı Falyalı’nın kafası aynı krallarca uçuruluyor.





Fazıl Say, Tarkan, Sezen Aksu, Sedef Kabaş, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. Mehmet Azimli, “Barış bildirisi” imzacıları… say say bitmez.





SORUN KİMİN SORUNU?





Dünyanın en büyük sorunu nedir, say say bitmez, iklim ve çevre sorunları da, bir asteroidin dünyaya çarpması da olabilir, virüsler de olabilir. Dünya için sorun hiyerarşisi saymak doğru olmaz, hatta fiziki dünyaya “sorun” yüklemek de olmaz. Yıldızlar doğar döner döner sonra başka formlara göç eder. Doğada sorun olmaz, doğaya sorun yüklemek ancak bir şeye veya “insana göre” olabilir.





Hele insanlığın yaşadığı insanın sorunlarıdır. O halde sorun nedir ve sorunu yaratan kaynaklar nedir? Tüm bunlar aynı zamanda “ölçü” sorunudur.





SORUN ÖZGÜRLÜK KISITI: İNSANA VEYA ‘AKLA’ ÖNCEDEN DON VEYA DOĞRU BİÇMEK VEYA SANSÜR VE ŞİDDET





Bugün Erdoğan’ın “Dünya Nöbeti - Gogol’un İzinde 2. Kitap” adlı eserinin Rusçasını Putin’e hediye Alatlı’dan aktarım yaparak Sezen Aksu, Hitit Üniversitesindeki ilahiyatçı veya herhangi birinin sansür ve saldırıya uğramasındaki özgür olmayan “akıl” ve “düşünce” sorununu bir aktarımla dillendireceğim.





Alatlı: “Öncüller: - İnsan, şuurlu bir mahlûktur./ - Şuur, gelişmeye açıktır./ - Adem ve Havva insandırlar./ Vargı - Adem ve Havva, şuurludurlar. - Adem ve Havva’nın şuurları gelişmeye açıktır. Mantık bize, Adem ve Havva’nın gelişmeye açık olmaları durumunda, Hazreti Musa’nın da, Hazreti İsa’nın da, Hazreti Muhammed’in de gelişmeye açık olmaları gerektiğini söylüyor. Öncüller: - İnsan, şuurlu bir mahlûktur./ - Şuur, gelişmeye açıktır./- Peygamberler insandırlar./ Vargı - Peygamberler şuurludurlar. - Peygamberlerin şuurları gelişmeye açıktır.





Bir argümanda öncül ya da öncüller sonucu (vargıyı) kaçınılmaz kılıyorsa, o argümanın geçerli olduğu söylenir. Yukarıdaki tümdengelimsel argümanların her ikisi de geçerli argümanlardır. Ne var ki, bu argümanlarda yer alan “Şuur gelişmeye açıktır” öncülü, mükemmellikten uzak olma halini belirttiği için peygamberleri de kapsadığı durumda dinlerin ve müminlerin “doğru” olduğunu kabul etmeyecekleri bir önermedir. Özellikle de Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu vazeden Hristiyanlık söz konusu olduğunda, “Peygamberlerin şuurları gelişmeye açıktır” vargısının “sacreligious” yani “küfür” olduğu açıktır. Bu durumda, “mizan-ül akl” aklın ölçüsü olma niteliğini kaybetmez mi?





Hayır, kaybetmez, çünkü, bir, mantık, öncüllerin “kabuller”den ibaret olduğu esası üzerine bina edilmiştir. Kabuller, bilimsel verilerden, gözlem sonuçlarından oluşabildikleri gibi, dini inançlar, ahlaki değerler, hatta örf ve adetler temelinde de oluşabilirler.”





Düccane Cündioğlu, Kur’an’daki akıl felsefenin veya bilincin/vicdanın aklı değil diyor, bu daha başka bir şey, belirlenmiş bir şey.





Yani din veya gelenek “öyle doğru” kabul etmişse aklın biçimsel “geçerlilik” ilkesi açısından bir sıkıntı yok, gerisi dinen veya gelenekçe yalandır. Yapılacak şey; din veya geleneğin doğru dediğini sorgulayabilecek başka akla veya bilime, felsefeye müsaade etmemek gerekir.





SORUNUN KAYNAĞI ‘DÜŞÜNCE’, ‘VİCDAN’ VEYA ‘AKLIN’  MÜTEAHHİDE, DİYANETE, TAŞERONA VEYA TARİKATLARA BAĞLANMASI





İktidar, gelenek veya dinin “doğruluk” ölçüsü kendi koyduğu değişmez öncül veya kabullerdir.





Peki, özgür bir düşünce, “öncül”ün öyle olmayabileceğini söylerse, işte o zaman “şiddet” ve “korku”, bunun için “sansür” ve “linç” kültürü devreye girer.





Rousseau 300, Kant 250 yıl önce ve daha nicesi söylemişti. Hegel’in diliyle: Doğuda felsefe olmaz, çünkü akıl/düşünce özgür değil.





Dün say say bitmez, bugün Sezen, Kabaş, Falyalı veya Azimli, yarın daha nicesi. Düşünce özgürlüğüne karşı iktidar, din, gelenek, Diyanet, RTÜK, mafya, kısaca mevcut haliyle “mütaşerik” (müteahhit, taşeron, tarikat, şeriatçı şerikliği), bir araya geliyor, iktidar “öncülün” “doğruluğunu” tayin ediyor, akıl buna bağlanıyor, bu DOGMAYA uymayan her tür fikir veya düşünce durumunda sansür ve şiddet, daha da olmazsa linç kültürü devreye giriyor.





Özetle “kişi” olabilmenin olmazsa olmazı, Doğu’da veya Batı’da düşünceyi veya insanı özgür kılabilmek. Bunu sağlayamazsak aklı “mütaşerik”ler ham yapar, yer. Sokrates de, Aristoteles de, Kepler de, Kant da, Ziya Paşa da daha nicesi “iktidar”, “gelenek”, “din”, kilise, kadı, mahkeme veya II. Friedrich’ten veya monarklardan az çekmedi.



Adnan Gümüş

12.02.2022 00:52:41

YAZARLAR


ADANA’DAN DÜNYAYA SEVGİ, DOSTLUK VE BARIŞ MESAJI

SEYHAN NEHRİ ÜZERİNDE VOLEYBOL, TENİS VE KONSER

ANADOLU EMEKLİLER DERNEĞİNDEN DAYANIŞMA

YÜREĞİR BELEDİYESİ PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA

KAYIP ALTIN KEMER ŞAMPİYON GÜREŞÇİDE

ULUSLARARASI FOTOĞRAFLAR ADANA TEPEBAĞ’DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI

ÇALIŞANLAR ARTIK ‘RUH SAĞLIĞI İZNİ’ DE ALIYOR!

ABB BAŞKANI MEZUN OLDUĞU LİSAYİ ZİYARET ETTİ

TEKİN: MUHTARLARIMIZLA HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPACAĞIZ

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...