SITMA İLE SAVAŞ’TAN KORONAVİRÜS MÜCADELESİNE
Manşet Haber 29.03.2020 10:47:12 0

SITMA İLE SAVAŞ’TAN KORONAVİRÜS MÜCADELESİNE

SITMA İLE SAVAŞ’TAN KORONAVİRÜS MÜCADELESİNE






Türkiye’de ilk sıtma için mücadele, en yaygın görülen Adana’dan başladı. Adana’da “Sıtma Savaş Enstitüsü”   ve Refik Saydam  Hıfzıssıhha Enstitüsü kuruldu. Peki, bu binalar ile personel ne oldu? Günümüzde buralarda ne yapılıyor?









Cumhuriyetin
ilan edildiği yıl Türkiye’deki yaygın hastalıkların başında çocuğundan
yaşlısına kadar sıtma geliyordu. Korunma ve bakım eksikliğinden halkın yarısına
yakın bölümü sıtmaya yakalanıyor ve her yıl birçok insan ölüyordu.





Alev
Coşkun’un Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında şöyle diyor:





Sıtma
için en etkili ilaç yurtdışından ithal edilen kinindi. Cumhuriyetin ilan
edildiği yıl 500 kilo kinin ithal edildi. Cumhuriyetin ikinci yılında geniş
çapta sıtma mücadelesi başlatıldı. Sıtmanın en yaygın olduğu Adana’da sıtma ile
mücadele için eleman yetiştirmek ve tedavi yöntemlerini geliştirmek amacıyla
“Sıtma Savaş Enstitüsü” kuruldu. Cumhuriyetin ilk altı yılında 23 ton kinin
parasız olarak halka dağıtıldı. Kısa zamanda iki milyona yakın sıtmalının
tedavisi sağlandı. Ayrıca frenginin yoğun olduğu altı bölgede mücadele
başlatılarak başarılı sonuçlar elde edildi.









Her
yıl binlerce kişinin kör olmasına neden olan ve gittikçe yayılan bulaşıcı göz
hastalıklarından “trahomun” yaygın olduğu Adana, Antep ve Maraş’ta mücadele
istasyonları kuruldu. Gezici ekiplerle tarama yapılarak trahoma yakalananlar
tedavi edildi.









Cumhuriyeti
kuran Atatürk’ün önderliğinde onun yakın çalışma arkadaşları, 10 yıldır savaş
yapan bir ülke devir almışlardı. Halkı zorluk içindeki devlet ekonomik yönden
güçsüz, eğitim, sağlık yanında ekonominin her alanında sıkıntı yaşanmaktaydı.





Bu
dönemde, Atatürk’ün yönlendirmesiyle ekonomik reformlar ve yatırımlar
gerçekleşti. Atatürk, “Askeri zaferler, iktisadi zaferlerle taçlanmak
mecburiyetindedir” diyordu. Sağlık konusuna özel önem verildi. Her ilde mutlaka
bir devlet hastanesi, halk deyimiyle “memleket hastanesi” kurulmuştu. Ancak
hastanelerin doktor, hemşire, araç, ekipman durumu yeterli değildi... Savaştan
çıkmış Türkiye, verem, çiçek, kolera, veba, difteri, kuduz, tifüs gibi
hastalıklarla boğuşuyordu. Bu hastalıklara karşı “sıtma savaşı”, “verem savaşı”
gibi sloganlarla bilimsel savaş ilan edildi.





Türkiye’de
doktor, hastane ve yatak sayısı yetersizdi. Bölgeler arası dengeler
adaletsizliği vardı. Cumhuriyet hükümeti tüm bunların üstesinden gelmek için
tıp fakültelerine ve tıp eğitimine önem verdi, doktor sayısı ve hastane
sayıları yükseldi. 1928 yılında, Atatürk’ün direktifleri ile kurulan “Refik
Saydam / Hıfzısıhha Enstitüsü” özverili, bilimsel çalışmaları ile tüm bu
hastalıkları ölümcül olmaktan çıkardı. Yokluklar içinde serum, aşılar, ilaçlar
üretti. Hatta ürettikleri serum ve aşılar, Çin’e ve diğer ülkelere yolladı.
Ancak küreselleşmeciler, 2011 yılında Hıfzısıhha Enstitüsü gibi çok yararlı bir
kurumu kapattılar.





DEVLET MÜDAHALESİ





Bu
büyük salgın ekonomi politikalar yönünden bütün dünyanın yeniden düşünmesine
vesile olacaktır. Kamusal önlemler birer birer geliyor. New York Valisi, “Tıbbi
malzeme üreten bütün özel şirketler kamulaştırılmalıdır” diyor. Almanya, büyük
şirketlere devletin ortak olma önlemlerini getiriyor. Yani devlet piyasaya ve
ekonomiye müdahale ediyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, devletin ekonomik
ve mali alana müdahalesi daha da etkin olarak devam edecektir. Türkiye’nin bu
konuda daha önce geçirdiği bir deney vardır. Bu deneyden de başarılı olarak
çıkmıştır.”









Adana’da
kurulan Sıtma Enstitüsü tarihe karıştı, binası yıkıldı. Bu binanın olduğu yerde
Adana İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı birimi görev yapıyor. Türkiye’nin en
eski hastanelerinden Adana Devlet Hastanesi de yıkıldı. Tarihi Devlet Hastanesi
binasında sadece tabelası kaldı.





SITMA
İLE SAVAŞIN FOTOĞRAFİK ÖYKÜSÜ





Adana’da
SSK Karşıyaka Dispanseri Başhekimliği yapan Dr. Haluk Uygur “Sıtma ile savaşın
fotoğrafik öyküsü “nü yazdı. Bu yazıyı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.





-
https://adabul.com/sitma-ile-savasin-fotografik-oykusu-haluk-uygur/





DR.ALİ
MUSTAFA MENTEŞOĞLU KİMDİR?









Ülkemizde
ve Adana’da sağlık alanında önemli hizmetler veren isimlerden biri de Ali
Menteşoğlu’dur.





1902
yılında, Tarsus'un Koçmarlı köyünde doğdu. Annesi, Göçük köyü halkından Hürü
Hanım’dır. 

1928 yılında, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu ve Bayburt
Hükümet Tabipliği’ne atandı. 

1933’te Ankara Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü Bakteriyoloji asistanlığına
atandı.  1934 yılında, Pasteur Enstitüsünde “Doktora”sını yapmak üzere
Paris’e gitti ve üç yıl sonra vatanına döndü. Fransa’da “doktora”sını yaparken,
Türkiye’ye dönmemesini teklif eden bilim adamlarına, “Vatanıma hizmet edebilmek
için Türkiye’ye dönmek zorundayım” demekle; vatansever ve idealist bir doktor
olduğunu gösteren bir duruş sergilemiştir. Türkiye'ye dönüşünde ilk iş olarak
'Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha Başkanlığı Viroloji Laboratuvarı”nı
kurdu. 

1939 yılında, tifüs aşılarını tetkik için Tunus, Cezayir, Fas ve Paris’e
giderek tetkiklerde bulundu ve dönüşünde, Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha
Enstitüsünde “Tifüs Servisi”ni kurdu. İmkânsızlıklar içinde çalışan bu
laboratuvarda yapmış olduğu mekanik tertibatın, Alman ve Amerikalı bilim
adamları tarafından beğenilmesi üzerine Bakanlıkça ödüllendirildi. 

Dr. Ali Mustafa MENTEŞOĞLU’nun; G. Ramon, Ch. Dopter ile müştereken ve ayrıca
12 adet yabancı dilde yazılmış orijinal yazıları vardır. Bunlar arasında,
“Difteri toksininin kudretini artırmak için bira mayası hülâsasını kullanma
şekli”, bugün tüm laboratuvarlarda uygulanmaktadır. 

1953 yılında, T.C. Devletinin ilk Sağlık Bakanı Refik SAYDAM’ın talimatıyla,
“Adana Göğüs Hastalıkları Hastanesini kurdu. CHP’den 8. Dönem İçel ve
11.Dönem Adana Milletvekili olarak TBMM’ye girdi ve iki dönem milletvekilliği
yaptı. 1958 yılında, Türkiye’de ilk kez Diyarbakır’da “Hıfzıssıhha
Enstitüsü”nü kurdu ve uzun yıllar müdürlüğünü yaptı. 

1963 yılında, Adana 'Hıfzıssıhha Enstitüsü', “Verem Savaşı
Dispanseri” ve 'Sıtma Savaş' ünitelerini kurdu. Cumartesi ve pazar
günleri, köyleri dolaşarak halkı muayene eder ve ilaçlarını verirdi. 

1965-1968 yılları arasında Adana “Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü” görevinde bulundu.
Adana ve Hatay İlleri Tabip Odası Başkanlığı yaptı.

Dr. Ali Mustafa MENTEŞOĞLU’nun, “Tıp” alanındaki çalışmalarıyla ilgili
kitapları, kaybolmaması için Ankara Merkez Hıfzıssıhha Başkanlığı’na
gönderildiğinden kendisinin yaptırmış olduğu kitaplık adeta boşalmış, birkaç
kitabı kalmıştır. 

Kalan kitapları, Adana Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürünün odasında hâlen muhafaza
edilmektedir. 

Ülkesine, bölgesine ve tüm insanlık âlemine yapmış olduğu unutulmaz
hizmetlerden sonra 1Ekim 1968 tarihinde İstanbul’da vefat etti ve Adana Asri
Mezarlığı’na defnedildi. .







Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

35.2° / 19.1°