SİYAH ÇAY İŞLEME ATIKLARINDAN PROTEİN VE PREBİYOTİK ÜRETİMİ
Manşet Haber 2.01.2023 13:59:21 0

SİYAH ÇAY İŞLEME ATIKLARINDAN PROTEİN VE PREBİYOTİK ÜRETİMİ

SİYAH ÇAY İŞLEME ATIKLARINDAN PROTEİN VE PREBİYOTİK ÜRETİMİ






Faaliyete başladığı 1987 yılından bu yana 184 ülkede markaları tescillenen ve dünyanın en büyük çay firmaları sıralamasında 12. sırada bulunan Beta Gıda, sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında, Adana Alparslan Türkeş Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Levent Yurdaer Aydemir’in yürütücülüğünde hazırlığını sürdürdüğü 'Siyah çay işleme atıklarından protein ve prebiyotik üretimi' başlıklı proje teklifi ile TÜBİTAK 1505 – Üniversite – Sanayi İş Birliği Destek Programı kapsamında finansal olarak desteklenmeye hak kazandı.





Bilimin ışığında ilerlemeyi ilke edinen Beta Gıda, sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında hayata geçirdiği 'Siyah çay işleme atıklarından protein ve prebiyotik üretimi' başlıklı proje teklifi ile TÜBİTAK 1505 – Üniversite – Sanayi İş Birliği Destek Programı kapsamında finansal olarak desteklenmeye hak kazandı.





Yeniliklerle dolu AR-GE yolculuğunu bugüne dek sürdüren ve AR-GE faaliyetlerini somut çıktılara dönüştürebilme adına çeşitli üniversiteler, kamu kurumları ve araştırma enstitüleri ile ortak projeler geliştiren Beta Gıda, faaliyetlerini ve akademik başarılarını bilimin ışığında sürdürüyor.





2018 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı sektöründeki ilk AR-GE Merkezi unvanını almaya hak kazanarak çıktığı yolda günümüzün lider çay markaları arasında yer alan Beta Gıda, bilimsel gelişime destek olmak amacıyla AR-GE merkezi çalışmalarını itina ile sürdürüyor; Türkiye’de ve dünyada çay sektöründeki öncü rolünü devam ettiriyor.





Beta Gıda AR-GE Merkezi’nde, lisans ve yüksek lisans mezunu mühendislerden oluşan alanında uzman ve tecrübeli AR-GE kadrosu, laboratuvar ve teknik alt yapısı ile gıda sektörüne yenilikçi çözümler sunuyor. Mevcut ürünlerde iyileştirme, yeni ve katma değerli ürün geliştirme, atık değerlendirme, çevreye olan hassas yaklaşımı ile sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında enerji verimliliğinin artırılması vb. konularda araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yön veren Beta Gıda, sürdürülebilir değer zinciri içerisinde insana, çevreye pozitif etkide bulunuyor; gelecek nesillerin sürdürülebilir bir dünyada yaşayabilmesi için çözümün bir parçası olmaya çalışıyor.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°