Siyah İncir’e “Düşes” dopingi
Manşet Haber 30.01.2013 08:39:31 0

Siyah İncir’e “Düşes” dopingi

Siyah İncir’e “Düşes” dopingi

Cambridge Düşesi Kate’in Bursa’nın siyah incirini tercih etmesi, üretici ve ihracatçıları sevindirdi.

incir_29Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Salih Çalı, Bursa’nın Siyah İnciri’nin İngiltere Kraliyet ailesinin mutfağına giriş serüvenini anlattı.  Bursa Siyah İnciri’nin kalitesini korumak adına kimyasal madde içeren “Ethepton” ilacının kullanımına karşı yürütülen çalışmaların İngiltere’nin Daily Telgraph gazetesi’nin dikkatini çektiğini anlatan Dr. Salih Çalı, şöyle konuştu:

“2010 Ağustos ayı sonunda İngiltere’nin Daily Telgraph gazetesinin muhabirleri, Bursa’ya gelerek,  buradaki    üreticilerle ve yetkililerle görüştü. Görüşmelerinin ardından gazetelerinde yayınladıkları haberde Bursa Siyah İnciri’ne dikkat çektiler. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Milyon dolarlar harcasak bile bu reklam ve tanıtımı yapamazdık.”

Çalı, o günlerde yapılan haberin Bursa Siyah İnciri’nin önünü açtığını belirterek, “Sonuç ortada, bugün Bursamızın nadide meyvesi siyah incirimizi İngiltere Veliaht Prensi William’ın eşi, Cambridge Düşesi Kate’in yediği de haber oldu. Bu da bizim için bulunmaz bir tanıtım” dedi.

Bursa Siyah İnciri, İngiliz kraliyet ailesinin gözdesi

Dr. Salih Çalı, 4 yıl önce de İngiltere Kraliçesi Elizabeth Alexandra Mary’nin de Bursa Siyah İnciri’ni tattığını ve çok beğendiğini hatırlatarak, “ Bu egzotik meyveyi gelinine, Ana Kraliçe tavsiye etmiş olabilir” diye konuştu.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°