SONBAHARDA EN ÇOK HANGİ HASTALIKLAR GÖRÜLÜYOR?
Manşet Haber 12.10.2021 23:20:59 0

SONBAHARDA EN ÇOK HANGİ HASTALIKLAR GÖRÜLÜYOR?

SONBAHARDA EN ÇOK HANGİ HASTALIKLAR GÖRÜLÜYOR?


Kapalı alanlarda maske kullanılmalı,el hijyenine dikkat edilmeli

İçerisinde bulunduğumuz sonbahar mevsiminde çocuklarda en çok “soğuk algınlığı” olarak da isimlendirilen, çoğunluğu viral olan üst solunum yolları enfeksiyonları görülüyor. Uzmanlar, yüksek ateş, nefes almada zorlanma, kulak ağrısı, işitme kaybı, 10 güne rağmen burun akıntısının devam etmesi gibi durumlarda hekime danışılmasını tavsiye ediyor. Çocukların özellikle kapalı ortamlarda maske takmaları, el hijyenine dikkat etmeleri ve arkadaşlarının kişisel eşyalarını kullanmamaları korunmada etkili oluyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Topak, sonbahar mevsiminde çocuklarda en sık görülen KBB hastalıklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
En çok soğuk algınlığı görülüyor
Sonbaharın mevsimsel özellikleri nedeniyle ayrıca okulların açılması ile birlikte viral üst solunum yolları enfeksiyonlarının sık görülmeye başladığı bir dönem olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Topak, “En sık gördüğümüz hastalık, soğuk algınlığı olarak da isimlendirdiğimiz çoğunluğu viral olan üst solunum yolları enfeksiyonlarıdır. Bununla bağlantılı olarak orta kulak iltihaplarının da sıklığı artar. Orta kulak iltihaplarının bir bölümü ağrı ateş gibi akut enfeksiyon bulguları ile ortaya çıkabildiği gibi bir bölümü de pek fazla bulgu vermeyen sadece işitme kaybına yol açan orta kulak nezlesi olarak da bilinen bir şekilde ortaya çıkabilir.” uyarısında bulundu.
Bu hastalıklara bağlı olan şikayetlerin sürmesi halinde bir uzmana başvurulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Murat Topak, “Yüksek ateş, nefes almada zorlanma, kulak ağrısı, işitme kaybı, 10 gün geçmesine rağmen burun akıntısının devam etmesi gibi durumlarda uzman değerlendirmesi uygun olur.” dedi.
Çocuk kulağını tutuyorsa dikkat!
Küçük yaştaki çocukların şikayetlerini ifade edemediklerini belirten Prof. Dr. Murat Topak, “Şikayetlerini ifade edemeyen küçük çocuklarda kulağını tutarak, başını sallayarak ağlama, yanaklarını ovuşturma, huzursuzluk, iştahsızlık gözlenmesi durumunda bunların bu bölgedeki yapıların enfeksiyonlarından kaynaklanıyor olabileceği düşünülmelidir.” diye konuştu.
İşitme kaybı ortaya çıkabilir
Prof. Dr. Murat Topak, ayrıca küçük çocukların işitme kaybını ifade edemeyeceklerinden seslenildiklerinde tepki göstermemeleri, televizyon izlerken yanına yaklaşmaları işitme kaybı olasılığı hakkında bir ipucu olabileceğini ifade etti.
Covid-19 olup olmadığı için test yaptırılmalı
Prof. Dr. Murat Topak, Covid-19 enfeksiyonunun basit bir üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer bulgular verebileceğinden ayırt edici tanı için testlere ihtiyaç olduğunu da kaydetti.
Kapalı ortamlarda maske kullanılmalı
Prof. Dr. Murat Topak, “Bu tip hastalıkların bulaşmasının önlenmesi için çocukların özellikle kapalı ortamlarda maske takmalarının, el hijyenine dikkat etmelerinin, arkadaşlarının kişisel eşyalarını kullanmamalarının sağlanması önemlidir.” tavsiyesinde bulundu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°