Mühendisler Baştacımız
Manşet Haber 16.02.2014 20:09:47 0

Mühendisler Baştacımız

Mühendisler Baştacımız

Eğit-Der Şube Başkanı Uğur Köse, İMO Başkanı Abdullah Bakır ve Eğitim İş Sendikası Şube Başkanı İsa Kayadan… Üç örgüt temsilcisi de CHP Çukurova Belediye Başkan adayı Soner Çetin’i ziyaret ederek “Sorunsuz ve çağdaş bir Çukurova için arkanızdayız” mesajı verdi.

soner_imoTMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Nazım Biçer ve Şube Başkanı Abdullah Bakır’in yer aldığı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) heyeti CHP Çukurova Belediye Başkan adayı Av. Soner Çetin’i T.Özal Bulvarı’ndaki Seçim Koordinasyon Merkezinde ziyaret etti. İMO Şube Başkanı Abdullah Bakır, mühendislik hizmeti almış Çukurova için göreve hazır olduklarını vurgularken CHP Çukurova adayı Çetin, “Mühendisler bizim baş tacımız. Zaten proje ekibimizde mühendis ve mimarlar da var. Birlikte, el ele çalışırız” mesajı verdi.

Ekibiyle birlikte Eğit-Der Şube Başkanı Uğur Köse, ardından Eğitim-İş Sendikası Şube Başkanı İsa Kayadan’ı ve yönetimini seçim ofisinde ağırlayan CHP Çukurova Belediye Başkan adayı Soner Çetin, “Gençlerin bilinçli, çocukların eğitimli olacağı bir Çukurova hayaline katkı yapmak isteriz” diyen konuklarına şu karşılığı verdi: Çukurova’da eğitimcilere çok büyük görevler düşecek. Özellikle emekli eğitimcilerden kapsamlı biçimde yararlanmak istiyoruz. Eli öpülesi öğretmenlerimizin tecrübeleriyle bize yol göstermesini istiyoruz” dedi.

soner_egitimis

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°