“SOYLU BİR ANLAŞMAYA İHTİYAÇ VAR”
Manşet Haber 9.09.2016 18:03:51 0

“SOYLU BİR ANLAŞMAYA İHTİYAÇ VAR”

“SOYLU BİR ANLAŞMAYA İHTİYAÇ VAR”

Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, Türkiye’nin çağı yakalamış, gerçekten de sokaklarında, caddelerinde güler yüzlü insanların olduğu bir sürece girebileceğini vurguladı. CHP Kozan İlçe Başkanı Erkan Karaoğlu ve yönetim kurulu üyelerini ziyaret eden Tümer, parti il binası çevresindeki esnaf ve vatandaşlarla da bir araya geldi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına işaret eden Tümer, “Yapılacak ilk iş camide siyaset olmayacak, adliyede siyaset olmayacak, kışlada siyaset olmayacak. Adalet arıyorsak, onları başka bir yerde aramamız lazım. Bizim soylu bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var” diye konuştu.
NARENCİYEYE DİKKAT ÇEKTİtumer_kozan_ilce (1)
Kozan başta olmak üzere Çukurova’da narenciye ürünlerinin ihracatından kaynaklanan sorunun ülke ve bölge ekonomisine büyük darbe vuracağını dile getiren Tümer, “Toplumun birliği, bütünlüğü, kardeşliği ve ekonomik gelişim için ülkeyi yönetenler suni gündemler yerine halkın gerçek ihtiyaçlarını göz önüne alarak hareket etmek zorundadır. Bugün FETÖ nedeniyle haksız yere işinden, ekmeğinden edilen insanlara tanık oluyoruz. Basında sırf bu nedenle intihar vakalarını okuyoruz. Yazıktır, günahtır” dedi.
Tümer, geçmişi iyi tahlil ederek gelecekte çok daha güzel bir Türkiye inşa edilebileceğini, bunu da CHP kadrolarının başaracağını sözlerine ekledi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°