STRESTEN ARINMAK İÇİN TOPRAK VE BAHÇE İLE UĞRAŞIN
Manşet Haber 9.06.2021 13:03:08 0

STRESTEN ARINMAK İÇİN TOPRAK VE BAHÇE İLE UĞRAŞIN

STRESTEN ARINMAK İÇİN TOPRAK VE BAHÇE İLE UĞRAŞIN

Toprağa temas etmek antidepresan etkisi yapıyor

Koronavirüs pandemisinin neden olduğu stresi atmak için uzmanlar toprakla ilgilenmeyi ve bahçe işleri yapmayı öneriyor.   Toprakta bulunan yararlı bir mikrobun beyinde antidepresan etkisi yaptığını belirten uzmanlar, yararlı bakterilerin özellikle deride oluşan alerji semptomlarını gidermeye yardımcı olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, stresi vücuttan atmanın en etkili yönteminin de toprakta yalın ayak yürümek olduğunu söylüyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, pandemi sürecinde toprağa dokunmanın ve bahçe işleri yapmanın insan psikolojisine sağladığı yararlar hakkında değerlendirmede bulundu.

Pandemi sürecindeki kapanma dönemlerinde, insanların hoyratça kirlettiği ve dengesini bozduğu doğanın, tekrar kendine gelme fırsatı bulduğunu anlatan İhsan Öztekin, bu süreçte insanların da doğayla birlikte olmanın değerini daha iyi anladığının altını çizdi.

Vücudumuz toprağa değmeli

Bu anlamda salgın sonrası dünyada, doğa-insan ilişkisinin daha olumlu ve doğadan yana olacağının söylenebileceğini kaydeden İhsan Öztekin, “Toprağa basmanın faydalı olduğunu muhakkak duymuşsunuzdur. Elleri toprağa daldırmak, tarla-bahçeyle ilgilenmek birçok kişi için terapi gibidir. Vücudumuzun toprağa değmesi bizi çoğu zaman rahatlatır. Yaşamdaki sorunların ve stresin vücudumuzda oluşturduğu negatif enerjiyi boşaltmanın da en etkili yöntemi yalın ayak toprakta yürümek, toprakla doğrudan temas halinde olmaktır.” diye konuştu.

Topraktaki yararlı bir mikrop antidepresan etkisi yapıyor

Yapılan araştırmaların, sağlıklı bir toprağın yapısında bulunan Mycobacterium vaccae adlı bir mikrobun beyindeki nöronlar üzerinde Fluoksetin (Prozac) türevi antidepresanlara benzer bir etki ettiğini doğruladığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “Bu ‘mutlu’ mikroplar, mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin üretimini artıran sitokin seviyelerinin yükselmesini sağlıyor. Serotonin seviyelerinin azalması, depresyon, kaygı, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve bipolar bozuklukla doğrudan ilişkiliyken, yeterince serotonin salgıladığımızda kendimizi mutlu ve rahat hissedebilmemiz mümkün olur. Toprakla uğraştığımızda maruz kaldığımız bu yararlı mikrop, tıpkı bir antidepresan gibi davranarak mutluluğumuzu destekliyor.” diye konuştu.

Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, bahçe işleri ve toprakla uğraşmanın faydalarını şöyle sıraladı:

- Düzenli olarak sağlıklı, doğal bir toprakla haşır neşir olmak, M. vaccae adlı yararlı mikrobun sistemimize girmesini ve sinir sistemimiz üzerinde tıpkı antidepresanların yaptığı etkiyi göstermesini sağlar.

- Topraktaki yararlı bakteriler, özellikle deride oluşan alerji semptomlarını gidermeye yardımcı olur.

- Uzun vadede stresle baş etmek kolaylaşır, mutluluk hormonu seviyeleri artarken stres hormonu seviyeleri azalır.

- Açık havada zaman geçirmek de psikolojik sağlığımız için mükemmel bir şifadır. Yeterince oksijen solumak sindirim sistemimizi düzenler, kan basıncını dengeleyerek tansiyonu düşürür, bağışıklık sistemini güçlendirir ve akciğerlerimizi temizler.

- Oksijen depolamanın yanı sıra açık havada zaman geçirmek, güneş ışığına da maruz kalmamızı sağlayarak D vitamini almamızı sağlayacaktır. Yeterince D vitamini aldığımızda da bağışıklık sistemimiz, kemiklerimiz ve dişlerimiz güçlenir.

 


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°