Su Yaşamdır, Su Sağlıktır, Su Haktır
Manşet Haber 21.03.2013 13:39:46 0

Su Yaşamdır, Su Sağlıktır, Su Haktır

Su Yaşamdır, Su Sağlıktır, Su Haktır

abakir_imoAdana(Ulus)--İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır, Türkiye'nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerektiğini söyledi. Bakır, “Su Yaşamdır, Su Sağlıktır, Su Haktır” dedi.

İMO Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır, “Dünya Su Günü” nedeniyle yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre, 800 milyon kişinin temiz suya, yaklaşık 2,5 milyar kişinin ise yeterli arıtıma erişimine ulaşamadığını, her gün dünyada suyun erişilmez olması nedeniyle yaklaşık 30 bin kişi yaşamını yitirdiğini söyledi.  Bakır, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

ÜLKEMİZDE İÇME SU AZLIĞI VAR

“Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1500 metreküp civarındadır. Bu miktarla, su varlığına göre sınıflandırmada, ülkemiz su azlığı çeken bir ülke konumundadır. Devlet İstatistik Enstitüsü, 2030 yılı için nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörüyor. Bu durumda 2030 yılı için kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının1000 metreküp civarında olacağı söylenebilir. Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1000 metreküpün altında olan ülkeler su fakiri ülke konumunda değerlendirilmektedir. Bu da yaklaşmakta olan tehlikeyi işaret etmektedir. Mevcut büyüme hızı, su tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi faktörlerin etkisi ile su kaynakları üzerine olabilecek baskıları tahmin etmek mümkün. Dolayısıyla Türkiye'nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerekiyor.

SUYUN TİCARİLEŞMESİNE KARŞI ÇIKMALIYIZ

Yaşamın temel kaynağı olan suya ihtiyacın hiçbir zaman bitmeyecek olması gerçeği, sermaye tarafından bir meta olarak görülen suyun değerini arttırmaktadır. Daha önce kamu malı olarak görülen su, uluslararası sermayenin ve tekellerin iştahlarını kabartan bir piyasa malı haline getirilmiştir.Sektörler içerisinde petrol piyasasından sonra en büyük paya sahiptir.Yeni bir sektördür ve kapitalizm açısından gelişmeye açıktır. Bu ticarileşmenin sonucu olarak, küresel su siyasetinde suya erişim, insanlık için bir hak olmaktan çıkıp,  bir haksızlığa dönüşmektedir.

Bilindiği gibi, Küresel su politikalarının yerelde uygulamaya geçirilmesini kolaylaştıran en etkili söylem, kıtlık, kuraklık ve “küresel ısınmaya bağlı iklim değişimi” üzerine kurgulanan bir su krizi söylemidir. Oysaki su kıtlığını, su kirliliğini yaratan, küresel kapitalist üretim biçiminin kendisidir.

Bugüne kadar doğru bir su politikası oluşturulmaması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmemesi nedeniyle gelinen bu noktada, su kaynaklarımız, yönetimler tarafından ticarileştirilmeye açılmıştır. Doğal kaynak olarak ülke yararına kullanılması gereken sularımız, özel sektörün rant alanı haline dönüşmüştür. Vazgeçilmez insan hakkı olan su hakkı metalaştırılmamalıdır.

 

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak, suyun yaşamsal önemde bir insan hakkı olduğunun bilinciyle, Türkiye’nin su tekelleriyle yaptığı anlaşmaların iptal edilmesini talep ediyor vevatandaşlara sağlıklı, içilebilir suyun ulaştırılması gerektiğini vurguluyoruz. Aynı zamanda HES projelerine su kaynaklarımızın feda edilmemesi gerektiğini belirterek, su kaynaklarının kamu eliyle korunmasının gerekliliğe inanarak,suyun ticarileştirilmesine karşı mücadeleyi hedefleyen bir programın acilen hayata geçirilmesini,Dünya Su Gününde bir kez daha hatırlatarak, tüm duyarlı kesimleri suyun ticarileşmesine karşı durmaya çağırıyoruz.”

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°