Sualtı polisinden avlanma yasağı denetimi
Manşet Haber 24.05.2013 19:40:28 0

Sualtı polisinden avlanma yasağı denetimi

Sualtı polisinden avlanma yasağı denetimi

sualti_denetimiSeyhan Baraj Gölü’nde, Emniyet Müdürlüğü su altı polisi avlanma yasağı denetimi yaptı. Yasalara aykırı avlanma yapanların oltalarına el koydu, para cezası uyguladı.

Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Su Altı Grup Amirliği ekipleri Seyhan Baraj Gölü’nde yapılan denetim ve kontroller neticesinde Dörtler Topalak Köyü Araplar Mahallesi kıyısında plakası ve sahibi belli olmayan kıyıya bağlı altı metrelik tekne üzerinde sudan yeni toplanmış, 800 metre misina ağı, su kenarında yaklaşık 400 metre sürütme ağ ile çuvallara koyularak su kenarına gizlenmiş 55 çuval ağ, toplamda 7.500 metre ağ ele geçirilerek imha edilmek üzere muhafaza altına alındı.

sualti_balikÖte yandan, Sualtı Grup Amirliğine gelerek teknenin sahibi olduğunu belirten E.Ö.  isimli şahsa konu ile ilgili gerekli bilgi aktarılarak, av yasağı ihlalinden ve avlanma yasağı süresince gemi ve kayıklarda av malzemesi bulundurmaktan dolayı 1846 TL idari para cezası uygulandı. Açıklamada şu görüşlere yer veridli:

“Üzerinde yaşadığımız bu evrenin olanaklarından bütün canlıların daha uzun süre yararlanabilmesi için, her birey kendinde  derin bir sorumluluk duygusu geliştirmelidir. Tabiatın dengesinin bozulmaması için gereken tedbirleri almak hepimiz için önemli bir görevdir. Bu sorumluluk bilinciyle balık üremesinin arttırılması ve ülke ekonomisinin kalkınması için ticari ve amatör balıkçı vatandaşlarımızın avlanma yasağına hassasiyetle uymaları gerekmektedir.”

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°