Adana Demirspor Play-Off ilk maçında deplasmanda Antalyaspor’a 3-0 yenildi...

Şimdi bu yenilginin hesabını yapmak yerine özeleştiride bulunalım...

Bu özeleştiriden herkes üzerine düşeni almalı, almak zorunda...

Önce uzatmadan yönetimden başlayalım...

Siz yönetim olarak sezon başından önce kongreyi yaptınız, takımı dağıttınız, liglerin başlamasına az bir süre kala Adana Demirspor futbol takımını oluşturdunuz...

Peki böyle bir oluşum sağlıklı olur mu?..

Sonuç ortada...

Sıra geldi teknik direktör Ünal Karaman’a...

Sevgili hocam siz bazı futbolcuları 90 dakika sahada tutmakta neden bu kadar ısrarcısınız anlayabilmiş değilim...

Takımın en yaşlı futbolcusu olmasına rağmen, gençlerden daha çok koşan, daha çok çalışan, daha çok azimli olan Hurşut’u zaman zaman oyundan aldınız.

Umut Gündoğan’ı her maçta oynatmakta ısrarcı oldunuz...

Umut Gündoğan ile nasıl bir anlaşma yapıldı bilemem, ancak bildiğim bu futbolcuyu Adana Demirspor’a getirmekle en büyük hatayı yönetim yaptı...

“Adana’ya gelmek istemiyorum” diyen bir sporcuyu getirirseniz faydalı olmaz, verim alamazsınız...

Umarım bu konuda hemfikir oluruz...

Tabi bir de kaleci meselesi var...

Antalya maçında ve lig maçlarında yenilen goller Janoseviç’e yakışmadı..

Bir maçta aylardır oynamayan bir kaleciye kaleyi emanet ettiniz, onun da Janoseviç gibi çıktı...

Bir de Emre Selen isminde bir kaleciniz var...

Sahi Emre ile aranızda ne geçti...

Şımardı mı?..

Size karşı bir hatası mı oldu?..

Artık giden gitmiştir Ünal hocam...

Bence Antalya maçında kaleye Emre’yi yerleştirin...

Hiç olmazsa Emre “Ben hep Adana’dayım, kötü goller yersem, insanların yüzüne bakacak yüzüm olmaz” düşüncesiyle hareket eder...

Gelelim Mavi-Lacivertli futbolculara...

Futbolcular sanıyorum Adana Demirspor’un geçmişini irdelemedi. Eğer irdelemiş olsalardı, oynadıkları futboldan, elde ettikleri yenilgilerden ve başarısızlıktan yüzleri kızarırdı...

Demek ki, Adana Demirspor’un geçmişini okumamışlar...

Demirspor’un futbol müsabakalarında geçmiş yıllarda ne zorlukların üstesinden geldiğini bilselerdi silkelenip kendilerine gelirlerdi...

Sıra geldi taraftarlara...

Taraftarlar hep “Şampiyon” olmuşlardır...

Ancak, her yenilgide futbolcuları alkışlayıp şımartırsanız olacağı budur...

Sizlere “Vurun-Kırın” demiyorum...

Ama kötü sonuçlar alde edildiğinde de takımı alkışlamayın...

Futbolcularla iletişim kurup derdinizi anlatın, kendinizi ifade etmeye çalışın...

20 yıldır Süper Lig’e nasıl hasret kaldığınızın bilincine varsınlar...

Şimdi sıra kendimizde...

Yani biz gazetecilerde...

Adana Demirspor futbol takımı sezona az bir süre kala oluşturuldu.

Bunu sorgulayabildik mi?..

Geçmiş yıllarda da Adana Demirspor maçlar kaybetti...

Peki bu sezon Adana Demirsporlu futbolcuların yaptıkları yanlışları yazabildik mi, eleştirdik mi?..

Adana Demirspor formasının ağırlığını anlatabildik mi?..

Yukarıda sıraladığım ve bir futbol takımının ayaklarını oluşturan unsurların içerisine kendimizi de katalım ve özeleştiride bulunalım...

Biz mesleğimizi ne kadar düzgün yapabildik?..

Şimdi bu futbolcuların yanlışlarını yazmayarak, aldıkları ağır yenilgileri yüzlerine vurmayarak, geçmişte eleştirdiğimiz futbolculara haksızlık etmiş olmuyor muyuz?..

Sonuç olarak ligin bitimine 7 hafta kala Adana Demirspor ligde ikinci sıradaydı...

Sonrasında düşüş başladı.

Bizler düşüşün sebebini sorgulamadık.

Bu düşüş nedendir diye sormadık, eleştiride bulunmadık...

Sahi, bu takım ligin bitimine 7 hafta kala alaşağı oldu...

Bu son 7 haftada neler oldu?..

Bunun cevabını kim verecek?..

Bu eleştirilerden herkes üzerine almalı..

Umarım unuttuğumuz kişi ya da kişiler yoktur...

Derseniz ki Samet Aybaba’yı unuttunuz...

Samet Aybaba’yı unutmadım, kendisini unutturdu...

Sözün özü, iğneyi de çuvaldızı da kendimize batıralım...