Suçlu Bulundu Yine ; CHP

Suçlu Bulundu Yine ; CHP

 

Habur’da davullarla yapılan karşılama törenini çok iyi hatırlıyorum. İçim acımıştı. Teröristle pazarlık yapmak, pazarlığıda en ucuz şekilde teröristler lehine sonuçlandırmak, nasıl bir siyasi başarıydı anlamak hiç mümkün değil.

Sınıra çadır kurup, hukuku burada icra etmek. Gelene geç demek nasıl bir adaletti.

Acelemiz neydı ? Savcı gönderip, tez elden teröristleri insan içine salmak, pişman olmayan ama pişmanmış sayılan teröristleri.

19 mayısları yasaklamak, 23 nisanları yasaklamak. Atatürk adını yasaklamak.

30 ağustoslar, 29 ekimler yine aynı şekilde.

Büyük devlet, hafızama 2010’dan sonrası kabus diye kaydoldu.

Akıl tutulması, delilik çılgınlık.

Sözlükte, bu konuyla alakalı ne kadar cümle varsa hepsinin de uyduğu kara bir dönem.

Bayrak asarken iki kere düşündüğümü biliyorum, acaba neyle suçlanacağım şimdi diyerek.

Kendi vatanımda bir anda mülteci gibi, yurtsuz Suriye’li gibi hissettiğim anlar, yıllardı o dönemler. Polisin benim polisim olmadığını hissettiğim yegane zamanlardı.

Nasıl kötüydü, inanılması güç, anlatılması 10 yıl sonra çok zor hissiyatlar.

O yıllar zor da olsa geri de kaldı. Analar ağlamsın yıllarından, şimdi vatan elden gidiyorlu yıllara geldik.

Sezen Aksu’nun popülerliğinin bitip yerlerine Uğur Işılak’ların geldiği yıllar.

Milliyetçiliğin, vatan sevgisinin küçümsendiği, horlandığı yıllardan, sayın Öcalan’dan bebek katili terörist,  hain teröristli yıllara tekrar geldik.

Bu kadar zaman da değişmeyen tek şey suçlu.

15 yıl boyunca ülkenin ne kadar zarar ettiği durum varsa suçlu belli CHP.

Esad’la kanka olunduğun da, Esad’la düşman olunduğun da suçlu hep CHP.

Aynı durum, Putin ve İran ile ilişkilerde de geçerli.

Başarılar onların, hatalar zararlar hep CHP’ye. Algı yönetimiyle bir iktidar ne kadar sürdürülebilir ki? Tarih Akp ile bunu da test etme fırsatını buldu galiba. Ama artık yol bitti.

Her hafta bir delinin kuyuya taş atması misali, ülke gündemi daha ne kadar meşgul edilebilir ki, gerçekler illa ortaya çıkar.

Gerçekler ortaya çıktığında “mutlu yandaşların” gözlerini gerçeklerin ışığı yakacaktır.

adanaulus

28.06.2016 16:41:53

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI