SULAMA BİRLİKLERİ ÇİFTÇİNİN YANINDA OLMALI
Manşet Haber 18.07.2020 06:35:17 0

SULAMA BİRLİKLERİ ÇİFTÇİNİN YANINDA OLMALI

SULAMA BİRLİKLERİ ÇİFTÇİNİN YANINDA OLMALI






           2020 Üretim Sezonu tüm yoğunluğuyla devam etmektedir. Çiftçilerimiz zorlu koşullara ve eksik kalan desteklere rağmen tüm çabaları ile tarımın devamlılığı adına çalışmaktadırlar.





          Mevsim koşullarına göre, Adana da üretimin en hassas olduğu konulardan biri de zamanında ve bilinçli sulamadır. Üreticiler tarafından yönetilen sulama birlikleri bilindiği gibi kapatılmış olup tüm hizmetler DSİ tarafından verilmektedir. Ancak sulama birlikleri zamanında üreticilerin paraları ile alınan makineler üreticimizin hizmetinden çekilmiştir. Bu yanlış bir uygulamadır. Üreticilerimizin makine talepleri mutlaka yerine getirilmelidir. Bununla birlikte DSİ’nin yerine getirmesi gereken çalışmalarda üreticilerden akaryakıt desteği istememelidir. Üreticiler bu konuda ciddi sıkıntı yaşamaktadır. Sulama birliklerini yönetecek kişilerin alanında birikimli ve işin ehli olmaları gerekir.





        Adana diğer İllerimize göre adeta su cenneti sayılmaktadır. Buna rağmen halen birçok alanda motopomp ile su çekilmektedir. Bu ayrı bir maliyet demektir. Maliyet unsurları göz önüne alınarak cazibeli sulama yapılamayan yerlerde su ücretleri daha da düşürülmelidir.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°