SURVİVOR YARIŞMASI İZLENME LİSTESİNİ ZORLUYORSA…
GÜNCEL 19.05.2021 16:40:12 0

SURVİVOR YARIŞMASI İZLENME LİSTESİNİ ZORLUYORSA…

SURVİVOR YARIŞMASI İZLENME LİSTESİNİ ZORLUYORSA…

 

 

Covid 19 süreci, yurttaşın yaşadığı sıkıntılar, işyerlerinin kapalı tutulması, üreticinin pazarsız kalışı, eğitimin durması, çalışanların işlerine son verilmesi, esnafın yapmadığı işin vergisini ödemesi, ekranları kaplayan “korku” yüzleri, maske/ aşı/ ceza/ icra işlemleri, biriken borçlar…

Saymakla bitmiyor! “Her” söylenen, “bir diğerini” çağrıştırıyor!

Yurttaşın “ucundan” tutacağı, “umudunu” yeşerteceği, yaşama” tutunduracak “bir şeyler” olmalı ama yine de…

Ama ne?

Politikacılar “kötü” gidişi durdurmak istemiyor belli ki…

Medya “uçtan uca” insanın içine belirsizlik “tohumu” serpmekle görevlendirilmiş gibi…

Büyük mağazaların vitrinleri, renkli ekranlar, boyalı görseller, yanına yaklaşılmayacak denli dokunakları yakan fiyatlar…

Yurttaşın “yanı başında” bileceği/ güveneceği/ tutunacağı kim?

Belirsizlik içinde…

***

“Her şey güzel olacak” sloganıyla, yurdun dört-bir yanında gövde gösterisi yaparak, yerel yönetimleri yaşamla buluşturacaklarını söyleyenleri anımsamayan yok!

Yurttaşın “ne denli” umudu oldular, ne denli tutunacak dalı oldular? Herkes bulunduğu kentte sorgulasın! Ben yaşadığım kent Adana’da…

Adana’da, “her şey güzel olacak” beklentisi olanların karşılaştıkları durum ortada!

Dağıtılan “erzak paketleri”, “paketi” uzatan ellere, “paketi” alan eller, yapılan “desteğin” boyalı servisi…

Bu gün için açtıkları yol, yollara döktükleri asfalt, asfaltın dışındaki bordür taşlar, onun içindeki taşlar “öyle” yaşamsal bir konu gibi anlatılıyor, sözü ediliyor ki; billboardların süslenmesine de neden oluyor!

Billboard işi yapanlara yaşam “bayram” olmalı!

Covid 19 sürecinde ne denli yurttaşa el uzatabilmişlerse, ne denli yurttaşın umudu olmayı sürdürebilmişlerdi?

Her kim olursa/ olsun, yapması gerekenleri yaptığını bir “erdem” gibi sunmasının anlamı ya…

İşin boyutu şu:

Yurttaşın tüm bu olanları bilmediğini, anlamadığını sanmak…

Yanıldıklarını, “doymadan” bunların önemsizliğini bir kanıksamış olsalar…

Belirsizlik sürüyor!

***

Yurttaş, “iktidarın” ne yapması gerektiğini, neyi yapmadığını, neleri yerine getirdiklerini, neleri savsakladıklarını, nelere harcama yaptıklarını, nelere göz yumduklarını biliyor/ görüyor!

Covid sürecinde “açlıklarına” karşı “iktidarın” nasıl izleyici kaldığını, yine bu süreçte kimlerin kasalarına olukla rant akıttıklarını, kimleri bu sürecin kazananı yaptıklarını, kimi yazgısına terk ettiklerini biliyor!

Bilmiyor mu?

Dar gelirli esnaf, mahalle bakkalı, küçük esnaf, emekli, günü birlik çalışanlar, asgari ücretle çalışanlar, emekçiler… Oturdukları evlere, yaşadığı mahallere, pastadan aldıkları paya bakarak anlaşılacak bir nüfus değil! Çalmasını/ doymasını/ haksız kazanç elde etmesini bilmezler, kocaman yalılarda oturmazlar, lüks araçlara binmezler, kınadıkları Avrupa’da çocuklarını okutmak için yarışmazlar…

Öyle de, “muhalefet” bunun neresinde peki?

***

“Muhalefetin”, gidişi değiştirmek ya da iyileştirmek gibi bir istenci var mı acaba?

Halk arasında sıkça yinelenen “bekara eş boşamak kolay” tümcesinden çıkarılacak sonuç neyse, “muhalefetin” seçmende bıraktığı “iz” de o!

“Muhalefetin”, yurttaşa verdiğinin karşılığı anket sonuçlarında ortada; bunca yaşanan olumsuzluklara karşı, bir “arpa boyu” yol alamamış olmasını “buyurup” açıklasınlar! Ondokuz yıldır yaşananların “tek sorumlusu” olarak gösterilen “iktidar” yine ilk sırada, yine başa oynuyor, yine kendini haklı çıkaracak etkenler oluşturabiliyor!

Suçlu halk mı, salt suçlu “anlamamak” mı; “muhalefetin” hiç mi suçu yok, “anlatanın” hiç mi sorumluluğu yok; öğrencileri kırık not aldıkları için azarlamak, öğretmenleri “kendilerini” yetiştiremediklerinden dolayı gündeme bile almamak gibi! Eğitim sisteminin “siyasete” yansıma biçimi…

Bu güne değin birçok “yaptırmayız” denilip de, “yapılmasını” kapı aralıklarından izlenmesine, “yaptırmayız” demekle engel olunamadığına, en son “kanal İstanbul” konusunun da bunlardan biri olduğuna inanmak istemiyorlar sanki!

“İktidarın” parselleyip “dış alıcılara” sattığını bile bile/ göre göre…

***

Yurttaş, bunların yaşandığı günün akşamı “daha çok” evinde, “daha çok” evdekilerle birlikte…

Kısıtlama sürecini “evinde” kitaplara ayıran kaç kişi var bilmiyorum; ancak parmakla gösterecek denli bile olmaları sevindirici…

Toplumun büyük çoğunluğu televizyon karşısında; Kaz Dağlarında ağaç keser gibi insan öldürüyorlar. Neden yaptığını, nerden güç aldığını, nasıl bu denli rahat olduğunu düşünen yok! Herkes “can kasabının” yanında!

Kimi televizyonlarda, “akla gelmeyecek” denli “ucuz” konuları konuşan yaşları/ kariyerleri olduğu ileri sürülen isimlerin, “izleyiciye” yaşamsal bir “bilgi” veriyormuş izlenimi taşıtılan sözleri… Covid 19 nedeniyle onbeş aydır yinelenen “korkular” da, her gün açıklanan bir dolu can kaybı da “ilk günkü” gibi yurttaşın ilgisini çekmiyor!

Nerden mi biliyorum?

Otuz/ kırk sözcük kurularak yapılan survivor yarışması izlenme listelerinde ilk sıraları zorluyorsa eğer; bu ülkenin politikacıları, ekranları zapt eden bilenleri, korku yayanları, izlence yönetenleri başlarını avuçlarına alıp düşünmeliler!

Yoksa mı; ad önlerine “sosyolog” yazanlar araştırmalı…

 

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 15.2°