TALAY-ÖZCANLI’DAN HUKUK BÜROSU AÇILIŞI
Manşet Haber 30.12.2019 19:39:58 0

TALAY-ÖZCANLI’DAN HUKUK BÜROSU AÇILIŞI

TALAY-ÖZCANLI’DAN HUKUK BÜROSU AÇILIŞI

Talay - Özcanlı Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nun açılışını Baro Başkanı Av. Veli Küçük yaptı.
Çınarlı Mahallesi A. Menteşoğlu Caddesi Karakuş İş Merkezi 3. Katta hizmet verecek Av. Alper Talay ve Av. Özgür Can Özcanlı işbirliğinde hizmete sunulan hukuk bürosu açılışına Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Avukatların aileleri, arkadaşları, Adanalı hukukçular ve çok sayıda davetli katıldı.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, iki genç meslektaşının başarılı olacağından hiç şüphesi olmadığını ifade ederek, “Kendileri ruhsatlarını aldıktan sonra ilk günden beri bizlere ne kadar değerli olduklarını gösterdiler. Bu iki genç meslektaşımız, baromuzun işleyişini nasıl iyileştiririz, meslektaşlarımıza ne gibi faydamız olur, mesleğimizin şartlarını nasıl daha iyi şartlarda icra edebilir hale geliriz gibi söylemleri ile öneri ve fikirlerini bizlere sundular. Biz de bu fikir ve öneriler ışığında çalışmalarımızı sürdüreceğimizi kendilerine ilettik. İki meslektaşımı da tebrik ediyor kariyerlerinde başarılar diliyorum” diye konuştu.
Av. Alper Talay ve Av. Özgür Can Özcanlı, “ Adana ve ülkemiz için önemli işler yapacağımıza inanıyoruz. Ceza, iş-icra konularında uzmanlaşmış olsak da tüm hukuki konularda danışanlarımıza hizmet vermekten gurur duyacağız. “ dediler.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°