Tank Çıkarma Gemisi Adana’da
Manşet Haber 11.02.2014 13:55:42 0

Tank Çıkarma Gemisi Adana’da

Tank Çıkarma Gemisi Adana’da

Adanacikarma_gemisi_adana (1) Büyükşehir Belediyesi, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatında kullanılan  tank çıkarma gemilerinden TCG 314-302’yi Merkez Park’a yerleştirdi.

Kıbrıs Savaşı’nda kullanılan benzer gemiler arasında hurda fabrikalarına verilmeyen son gemi olarak bilinen çıkarma gemisi bakım, onarım ve ışıklandırma yapılmasının ardından ziyarete açılacak.

Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, çocuklarımızın ve halkımızın milli bilincini üst seviyede tutmak, onları yakın tarihimizle ilgili bilgilendirmek üzere böyle bir girişimde bulunduklarını belirtti.

Zihni Aldırmaz, “Çocuklarımız çıkarma gemisi nedir, tarihimizde nerelerde, nasıl kullanılmıştır öğrensin. Bu gemi kendi tersanemizde yapılmış olması açısından da önem taşıyor. Hurda fabrikasına gitmesindense Adanalıların ve kent dışından gelen insanlarımızın ziyaret edip, bilgi alabileceği bir açık hava müzesi haline getirilmesi bize çok daha uygun geldi. Bu geminin manevi değeri çok büyük ve sergilenmesi gerekiyor” dedi.

TCG 314-302 TARİHÇE VE ÖZELLİKLER

cikartma_merkezpark Gemi TCG Ç-302 Sınıfı, Ç-314 numaralı tank çıkarma gemisi personel çıkarmada da kullanılmış. 1965 yılında İstanbul Haliç Tersanesinde yapıldı ve aynı yıl donanmaya katıldı. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtına katılan gemi adaya tank ve personel sevkiyatında kullanıldı. Daha sonra 1987 yılında hizmetten çekilerek Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredildi.

15.02.2007 tarihinde Çatalan Belediyesi tarafından Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğünden satın alınarak, İstanbul’dan Söndüren 5 gemisinin yedeğinde Mersin Limanı’na, oradan da kara yoluyla Çatalan Baraj Gölü’ne nakledildi ve yolcu taşımada kullanıldı.

Çatalan Belediyesinin kapatılması ile 16.01.2008 tarihinde Adana Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Makine İkmal Daire Başkanlığınca 2012 yılında batık olduğu yerden çıkartılarak 6 adet balıkçı teknesi desteği ile eski Çatalan yolunun olduğu yere çekildi. Buradan özel vinçlerle kaldırılarak özel treylere yüklendi ve çok zorlu bir yolculuktan sonra Balcalı Şantiyesi’ne indirildi.

Daha sonra Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz’ın talimatıyla Merkez Park’ta yaptırılan yerine taşındı..

Burada bakım ve onarımı kapalı ortamda yapılacak ve ışıklandırma ile çevre düzenleme çalışmaları tamamlanınca vatandaşların ziyaretine açılacak. Ayrıca eeminin bulunduğu bölgeye bir tanıtım panosu yaptırılıyor. Bütün özellikleri ve geminin resimleri bu panoda olacak.

cikarma_gemisi_adana (2)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°