TARIMIN GÖRÜNMEZ KAHRAMANLARI

TARIMIN GÖRÜNMEZ KAHRAMANLARI

Bu günlerde en çok konuşulan ve gündem olan iş kolu.

Tarım...
Girdisini, çıktısını veya ne kadar önemli olduğunu yazmayacağım. O konu çok tartışıldı!
Çok meslek koluna verilmeyen değer Tarımda da aynı ayar var.
Pazar günü bir ürün hasadı için 8 kişilik Tarım işçisi çağırdık. Öyle hemen telefon açtık geldiler yok. Önce elci dediğimiz Kadını aradık, o bize 8 kişilik bir gurup için okey verdi. Para konuşmadınız mı diyenler olabilir, Fakat Tarım işçilerin en son yövmiye 165 TL olarak güncellenmiş. Bunun 15 lirasını o kadınları ayarlayan elci alıyor
Elci maliyeye kayıtlı vergi erbabı. Yani o da ülke için vergi veren kahramanlardan. Tarım işçileri saat 5.30 da evlerinden aldık. Yoldur, kahvaltıdır derken 40 derece sıcak altında çalışma Başlıyor. Saat tam 8.30 başlar, mesai 16.30’da biter.
Arada bir saat yemek molası var, iki kez mola, yani çay molası. Düşünün 40 derece sıcak altında 6.5 saat çalışma. Ondan dolayı bu kişiler kahraman diye adlandırdım. Bunların tamamı kadınlardan oluşuyor, evine 150 lira götürecek ve akşam yemek sonrası ev işleri, o kadınlar eli öpülesi kadınlar.
Bakın zorluk sadece sıcaklık değil, bıçakla yapılan hasatta önce bir kadın elini kesti, hastanemi mi dediniz, hayır! Orada tedavi! devam eden iş, sonrası bir kadın bayılmanın eşiğinden dönüp fenalaştı. Suyla biraz tedavi ve kendine geldiğinde devam çalışmaya.
Ülkenin hemen her kanadında zor bir yaşam var, ve insanlar gün geçtikçe daha bunaltıyor. Düşünün insanlar bu kadar zor kazanırken bu insanların parasını çalan yetim, gureba parasını yiyen hainleri.
Siz evinizde rahat ekmek yiyin diye onlar Buğday için çalışıyorlar. Masanıza gelen bir mamulün paramı verip alırım söylemi inanın o kadınların çalışmasını görseniz, o ekmeği veya bir yemeği çöpe atarken bin defa düşünürsünüz.
Sigortaları var mı derseniz? Tarım sigortası olmak için kendileri ödemek zorunda! Peki ülkede bir sigortalı için 2 bin liraya yakın bir vergi ödeniyor, eğer Tarım işçisi 30 gün çalışırsa ki, buda mümkün değil 4500 lira kazanır, bunun 2 bin lirasını nasıl SGK ya versin?
Evet,
Türkiye' de çok fazla isimsiz kahramanlar var, ama ülke sanal işlerle uğraştığı için bu kahramanlar gündeme gelmiyor.
Gelse de kimin umurunda? Herkes kolay kazanmanın peşine düşmüş.

Süleyman YALÇIN

7.07.2022 17:14:46

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI