TENCERE DİBİN KARA, SENİN Kİ BENDEN KARA.

TENCERE DİBİN KARA, SENİN Kİ BENDEN KARA.

Putin, düşürülen Rus uçağıyla ilgili 'Türkiye, İŞİD petrolü için vurdu' dedi. Bu uluslararası diplomatik nezaketi aşan ve ciddi bir suçlamaydı. Bu konuda Türkiye’den sert tepki bekleyenler Erdoğan’ın  “Eğer böyle bir belge varsa ortaya koysunlar. İspat edildiği anda ben bu makamda durmam' demesine şaşırdılar.  Aslında Erdoğan’ın ispatı mümkün olsa bile istifa etmeyeceği konusunda hemen herkes hem fikir. Buna rağmen Erdoğan’ın tepkisinde bu ifadenin yer alması ikna’dan daha çok krizin tırmanması ile beraber tüm dünya’da gözlerinin Türkiye’ye ve Erdoğan’a dönmesinin bir sonucudur. Gelişmeler Erdoğan’ı köşeye sıkıştırınca ve dünya iddialar karşısında anlamlı ve ikna edici açıklama beklerken bu açıklama ile olay Erdoğan’ın kişiselleşmiş savunmasına dönüştü. Erdoğan iç siyasette daha önce muhalefete karşı kullandığı yöntemi bu kez “ispat edildiği anda, ben bu makamda durmam, ama sen o makamda durur musun?” diyerek Putin’e karşı kullandı. Erdoğan’ın “Bilgim dâhilinde böyle bir şey bugüne kadar olmamıştır. Bugüne kadar yasal yollardan petrol almışızdır” demesi üzerindeki şüpheleri dünya kamuoyunda artırmıştır. Diplomasi bu tür basit söylemlerin ötesinde bir dil barındırır ve yöntemleri daha etkin ve karmaşıktır. Dolayısı ile her iki liderde henüz sokak jargonundan diplomatik dile henüz gelemediler.


Ancak bu kısır çekişme Türkiye açısından daha büyük bir tehlike barındırıyor.  Olayın seyri sınır ihlali nedeniyle uçak düşürmeden uluslararası arenada Türkiye'nin ISID destekçisi olup olmadığının tartışılmasına doğru hızla kayıyor. İkili polemikler ve verilen cevaplar uçak olayını unuttururken bir süre sonra gündemin ana maddesi Türkiye-IŞID İlişkisi haline gelebilir. Rusya yakında savlarını güçlendirmek için sınırda yapılan kaçakçılık ile ilgili bilgi ve belge sunmayı isteyecektir. Bu kadar ciddi söylemi destekleyecek görüntüler olmadan olayın  havada kalacağını bilen Rusya yakında uydudan veya sahadan elde ettiği Türk tırları tarafından yapılan taşıma, insan ve hayvanlarla yapılan kaçakçılık veya  ilkel boru hattı görüntülerini dünya ile paylaşacak veya basına servis edecektir. Türkiye ise bunların münferit olaylar olduğunu sınırın uzunluğu nedeniyle kontrolün her an mümkün olmadığını ve bu tür olayların devlet desteğiyle yapılmadığını, Türkiye’nin dün olduğu gibi bugünde etkin mücadelesine devam edeceğini söyleyecektir.

Ancak gerçek şudur 2011 Yılından bu yana Türkiye önce isyancı ya da özgür Suriye ordusu denilen gruplarla kaçak yakıt ticareti yapmıştır. Özgür Suriye Ordusu söylemleri yerini  İSID'e bıraksa da olayın bu boyutu değişmemiştir. Bu iddialar The Gurdian gazetesinde de yer bulmuş ve Türk işadamları ile cihadistler arasında ekonomik işbirliği anlaşması var. Buna göre haftada 10 milyon dolar 'savaş kazasından' gelir elde ediliyor denilmiştir. Bild gazetesi ise Türkiye’nin İslamcı gruplarla ilişkisinin şeffaf olmadığa ve teröristlerin Suriye'ye geçmesine sınırda izin verildiğini iddia etmişti . Yine İngiliz The Observer gazetesinde, Türkiye’nin IŞİD’e, yasadışı petrol ticareti konusunda kolaylık sağladığına ilişkin belgelerin ABD’nin elinde olduğu iddiası olan bir makale yer aldı. OECD bünyesindeki Karapara Aklamayla Mücadele Grubu FATF’in hazırladığı bir raporda IŞİD’in petrol sahalarını ele geçirmesinin ardından, Irak ve Suriye sınırında yedi Türk ilinde saptanan kaçak petrolün, 2014 yazı itibarıyla 20 milyon litreye ulaştığı belirtildi. Buna benzer yüzlerce iddia, bilgi ve belge uluslararası kurumların arşivine girmiş durumda. Türkiye’nin bu konudaki tutumu giderek Türkiye’yi uluslararası alanda yalnızlaştırıyor.  Köşeye sıkışan Türkiye adeta Amerikan isteklerine evet diyerek dünya’da yalnızlığına karşı tutunacak bir dal aramaya başlıyor.

petrol11

2013 Yılında Türkiye'nin bölgede kaçak petrol alımında en önde gelenlerden olduğunu yazdığımda bazı çevrelerden tepki almıştım. Bugün de durum değişmedi. Ancak bilinmesi gereken bir başka nokta daha var.  Bölgede IŞID Petrolünün tek alıcısı Türkiye değildir. Ürdün, Lübnan, Irak, Kuzey Irak Kürt yönetimi, İran hatta savaş koşullarında sıkıştığında Suriye Esat yönetimi bile aracılarla bu Petrolun ve yağın alıcısı olmuştur.  Kuzey Irak Kürt yönetimi İSID Ticaretinde en az Türkiye kadar kilit rol oynamaktadır. IŞID’ sağlanan malzeme, lüks araçlarının teminine aracılıkta, Petrol pazarlanmasında aracılık eden kişi ve firmaların Kuzey Irak yönetimi ile ilgisi yakından incelenmelidir.

Bölgede savaşan ve komşu olan her taraf bu illegal ticaretin parçası olmuştur. Kara altın, savaştan medet uman herkesin eline, yüzüne karalar çalmıştır. Tüm bu kirlenmişlik ve karanlık ilişkiler ağı içerinde herkes kendinin kara olmadığını ispata çalışmak için kendi kamuoylarını ikna edecek yalanlarla oyalamaktadır.

İsmail GÜNEŞ

1.12.2015 16:31:49

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI