Tepebağ'ın Geleceği

Tepebağ'ın Geleceği

Yanı başımızda tarihi olgularla yoğrulmuş, son dönem dizi filmlerine konu olmaya devam eden bir kültür mirası yatıyor. Ara sokakları, iç içe geçmiş sıralı evlerin otantik balkonları 'görün bizi' diye bağırıyor adeta...

Adana'nın göbeğindeki Tepebağ'dan bahsediyoruz.

Tepebağ'da, Adana Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve Seyhan Belediyesi arasında yapılan protokol gereği yıkım ve restorasyon çalışmaları yapılıyor. Adana Ticaret Odası da bu işe kendince destek veriyor. Son dönemdeki çalışmalar yerinde incelendiğinde gözle görülür bir gelişmeye şahitlik edilecektir. Eski, harabe, viran olmuş, yakılmış ya da yıkılmış bazı tarihi konutların restorasyondan sonra seyirlik ve iç açıcı hali eminim çok beğenilecektir.

Tepebağ'daki gelişmeler iyi yönde olsa da çok yavaş ilerlediğine vurgu yapmak gerekiyor. Son birkaç gündür gazeteci arkadaşlar da irdeliyor bu konuyu. İyi de yapıyorlar. Uyuşturucu tacirleri, otopark mafyaları ya da tinercilerin mekanı haline gelen Tepebağ, artık hızlı bir gelişim süreci bekliyor.

Adana'da kültür-sanat üzerine farklı çalışmalar yürütülüyor bu aralar. Çukurova Sanat Günleri, Portakal çiçeği temalı Nisan'da Adana, Uluslararası Tiyatro Festivali, Adana'yı Seviyorum ve daha çok sıralanabilecek Adana eksenli projeler görebilirsiniz. Sözkonusu etkinlikler Adana'ya değer katıyor elbette. Adana milletvekili Ömer Çelik de Kültür ve Turizm Bakanı olmuşken tüm bu güzelliklerin arasına bir nakış gibi işlemek gerekiyor Tepebağ'ı... Uzaklara gitmeye gerek olmadan, yurtiçi örnekleriyle pekiştirilebilecek bir öngörüyle Tepebağ'ı tez elden kurtarmanın zamanı geldi de geçiyor bile...

Bazı sivil toplum örgütlerinin önemle ve ısrarla üzerinde durduğu potansiyelin ve kaynakların doğru kullanımı bu noktada daha çok önem kazanıyor. Şöyle bir geriye dönüp baktığınızda Adana'da dudak uçuklatacak ama halkın menfaatine olmayan işlere ne kadar çok para harcandığını kolayca algılayabilirsiniz. Tek tek sıralamanın manası yok. Kimin ne yaptığını herkes biliyor bu memlekette...

Derdimiz şu ki; Seyhan Nehri'nin yanıbaşında, Adana'nın tam ortasında tarihi ve doğal bir güzellik yatıyor.

Bu güzelliği tez elden ortaya çıkarın.

Uykusundan uyandırın.

Adana'nın gücü de var, kaynağı da...

Bahaneleri kaldırın...

İyi haftalar.

SATIR ARASI

M.ÖMER ÜNEY

o.uney@yeniadana.net

adanaulus

23.03.2013 23:22:39

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI