Terim, Türkiye
Manşet Haber 21.08.2012 01:11:20 0

Terim, Türkiye'nin hislerine tercüman oldu: Yazıklar olsun

Terim, Türkiye'nin hislerine tercüman oldu: Yazıklar olsun

Fatih Terim Adanalıdır. Merttir. Sözünü de esirgemez. Takımı galip gelmiş, 3 puan almış. Maç sonrasında verdiği röportaj güne damgasını vurdu. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Kasımpaşa maçının ardından 'tarihe geçecek' bir

açıklama yaptı. Tek kelime futbol konuşmayan Terim 'Bu ülkede kardeş kardeşi vuruyor, kan gövdeyi götürüyor. Nasıl futbol konuşayım?' dedi

Maçla ilgili tek kelime konuşmayan ve Gaziantep'teki terör saldırısını lanetleyen Fatih Terim 'Bu ülkeye neler oluyor. Yazıklar olsun.

Tek kelime futbol konuşmak istemiyorum' dedi.

Fatih Terim 'tarihe geçecek' röportajında şunları söyledi:

'Açıkçası 'Güzel güzel konuşayım' diye aşağı indim ama maçtan sonra Gaziantep olaylarını duyunca vazgeçtim. Bir yere ateş düşmüş, ülkede kan gövdeyi götürüyor, kardeş kardeşi vuruyor... 'Sevinçliyim' demeye utanıyorum. Bu ülkeye ne oluyor? İnanın futbol konuşmak içimden gelmiyor. Bunlar vatan evladı değil mi? Bunların anası babası yok mu? Bu ülke nereye gidiyor? Yazıklar olsun. Tamam futbol konuşalım ama ben bu akşam futbol konuşmak istemiyorum. Ülkede bombalar patılıyor, toplu katliamlar oluyor. Öyle 'Kınıyorum' falan da yok. Öldük bu 'Kınıyorumlar' yüzünden! Röportaj yapacak durumum yok. Moralim çok bozuk. Bu ülkenin ay-yıldızını ben de taşıdım. Şimdi burada 'Sağdan geldi, soldan gitti' mi diyeyim? Benden bu akşam hiçbir şey beklemeyin.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°