TFF YETKİLİSİNDEN GAZETECİLERE “CÜZZAMLI” MUAMELESİ
Manşet Haber 7.10.2020 18:40:21 0

TFF YETKİLİSİNDEN GAZETECİLERE “CÜZZAMLI” MUAMELESİ

TFF YETKİLİSİNDEN GAZETECİLERE “CÜZZAMLI” MUAMELESİ

Bilindiği üzere tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisin altına alan Koronavirüs Covit-19 pandemiden dolayı virüse yakalanıp iyileşenler oldu. Kimileri de hayatlarını kaybetti. Yetkililer de birtakım önlemler aldı. Bu önlemlerden futbol da nasibini aldı. Türkiye Futbol Federasyonu, Bilim Kurulu’nun önerisi doğrultusunda futbol maçlarını seyircisiz oynatma kararı aldı. Bunun yanı sıra statlara sınırlı sayıda spor gazetecisi alınmaya başlandı. Yani pandemi herşeyi olumsuz etkiledi.

***

Geçtiğimiz hafta oynanan Adana Demirspor-Adanaspor derbi karşılaşmasında 35 gazeteci görev yaptı. 20 gazeteci basın tribününde yer alırken, 15 gazeteci saha kenarında görevini yaptı. Daha doğrusu görevini yapmaya çalıştı. Derbi maçında saha kenarında görev yapan gazeteciler üzerinden tam bir skandal yaşandı. Hatta onur kırıcı, gururu yok edici harekette bulunuldu…

Bu hareketi yapan da Türkiye Futbol Federasyonu görevlisidir. Pazartesi günü çıkan köşe yazımda bu konuyu değinmiştim. Ancak, konuyu tam olarak işlemek bugüne kısmet oldu.

Tabiri caizse özellikle saha kenarında görev yapan spor muhabirleri “Cüzzamlı” muamelesi gördü.

Bakın konuyla ilgili gazeteci kardeşim Soner Kan, nasıl bir tepki gösterdi ve destek istedi.

***

Soner Kan, sosyal medya hesabında tepkisini aynen şöyle dile getirdi:

“Adana Derbisi'nde biz gazetecilere TFF yetkilisinin onur kırıcı yaklaşımı vardı! Stada girişte ateşimiz ölçülmedi; ölçecek kişi de yoktu. Foto muhabirlerine koronavirüs testi zorunlu olmadığı halde TFF temsilcisi bizi; 'Risk taşıyorsunuz' diye kale arkasına gönderdi.

Ne maç öncesinde ne de maçın hemen başlangıcındaki seramonide fotoğraf çekmemize izin verilmedi. Foto muhabirleri olarak, maç başlayana kadar 'Basın Tribünü'nde bekletildik; bu bölgeden fotoğraf çekmemiz de yasaklandı!. O malum temsilci, cep telefonuyla bizi çekip durdu..

Gerekçe olarak bize; 'Koronavirüs testiniz yapılmadı. Risk oluşturuyorsunuz. O yüzden siz, maç başlayınca kale arkasında durun' denildi. Devre arasında dahi 'Foto Muhabirleri Çalışma Odası'na girmemize ancak teknik heyet, futbolcu ve hakemin sahadan çıkmasıyla izin verildi.

Madem risk unsuruyuz; madem ki, virüsü yayma durumumuz var; o zaman neden TFF bize 'koronavirüs testi'ni zorunlu hale getirmiyor?

Bizi bir bölgeye hapsedip, çalışmamızı engelliyor; bir bakıma 'sansür' uyguluyor?

Biz insan değil miyiz?.

O zaman almayın bizi stada!

Tüm meslektaşlarıma, taraftarlara, kulüp yöneticilerine, futbolcu ve saha emekçilerine sesleniyorum.. Gelin bu ayıba hep birlikte bir son verelim. #gazeteciyesahipçık hashtagi ile bize destek verin..

Sesimize ses, yorumlarınızla bize güç verin.. @TFF_Org 'yi ekleyin yorumunuza ve bize desteğinizi verin.”

***

Evet… Ne yazık ki gazeteciler bu onur kırıcı harekete maruz kaldı…

Her zaman ve birçok konuda olduğu gibi bu konuda da TFF işin kolaycılığına kaçtı.

Gazeteciler ne zaman hak ettiği değeri görecek merak ediyorum. Gazeteciler olmasa futbol müsabakalarına kamuoyuna kim aktaracak?

Gazeteciler neden böylesine “Cüzzamlı” muamelesi görüyor anlayabilmiş değiliz…

Allah aşkına söyler misiniz gazetecilere hak ettiği değeri kim veriyor?..

Yürüyüş olur, gazeteci dayak yer…

Eleştirilen futbolcu gazeteciye çatar…

Taraftar gazeteciye küfür eder, dayak atar…

Teknik direktör gazeteciye antrenman izleme yasağı koyar…

Gün olur kulüp başkanları, yöneticiler gazeteciyi hedef tahtası haline getirir…

Bu saydıklarım geçmişte yaşanmış olaylardır…

Belki de kimi yerlerde halen yaşanıyordur…

Son olarak da TFF yöneticileri, gazeteciye “Değersiz” muamelesi yapar…

Sıkıştığınızda “Yaz gazeteci” diyorsunuz…

Ama hiç merak etmeyin…

Siz gazeteciyi ne kadar değersiz görürseniz görün, gazeteci gördüğü yanlışı hep yazmıştır, bundan sonra da yazacaktır. Bundan hiçkimsenin şüphesi olmasın.

 

TSYD Başkanı Kurtul Çakın

uyardı, temsilci dikkate almadı

 

Meslektaşımız Soner Kan’ın TFF yetkilisine olan tepkisinden önce Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şube Başkanı Kurtul Çakın da temsilciyi maçtan önce uyarmış. Ancak, temsilci bu uyarıyı dikkate almamış.

TSYD Adana Şube Başkanı Kurtul Çakın, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda derbi maçı değerlendirirken, TFF temsilcisine de tepkisini şöyle gösterdi:

“Pozisyon fukarası bir derbi izledik. Adanaspor çok diriydi, defansı bir duvar. İlk yarı az zaiyatla giderse play-off oynar. Elindeki kadro zenginliğiyle tek pozisyonunu uzatmada Mehmet Akyüz’le sergileyen Adana Demirspor kayıp 2 puanı ileride çok arar. Derbinin özeti budur. Maç önüne gelirsek; Ateşimiz ölçülmeden stada girdik. ‘Listeyi teslim ettik, sorarlarsa 36,5 dersiniz’ şeklinde bir ifade. Saha temsilcisine ‘ateşimiz ölçülmedi’ diye söylüyorum bana ‘foto muhabirleri kale arkasına gidecek, Covid testinden geçirilmedikleri için risk taşıyorlar’ cevabını veriyor. Derbi sıkıcı, öncesi yaşananlar ise güler misin ağlar mısın cinsinden.”

Başkan Kurtul Çakın’ın da belirttiği gibi yaşananlara “Güler misin, ağlar mısın?”

Sahi ne yapmalı?..

Gülmeli mi, ağlamalı mı?

Kararını siz verin…

TSYD Akreditasyon Sorumlusu Birgül

Pullukçu konuya açıklık getirdi

Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Merkezinde Akreditasyon sorumlusu TSYD’nin kıymetlilerinden Birgül Pullukçu da konuyla ilgili TFF’nin sezon başında almış olduğu kararı Soner Kan’ın sosyal medya hesabının yorum bölümünde paylaştı.

Birgül Pullukçu, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Merhabalar, yazıyı okuyunca bilgi vermek istedim; 2020-2021 futbol sezonun yeni çalışma talimatında “COVİD-19 SALGINI NEDENİYLE MÜSABAKALARDA UYGULANACAK TEDBİRLERE İLİŞKİN TALİMAT’’nda bu kurallar belirtildi.

Yapılması istenilenlerin hepsi bu TALİMAT’ta yazıyor. Tüm şube ve temsilcilerimize bu talimatı ilettim. Hatta TFF’nin kendi sitesinde de yayınlandı ve yayınlanmakta.

Yeni sezonumuzda test yaptırma olayı kaldırıldıktan sonra yedek kulübelerinin olduğu bölüme geçmek, seremoniden fotoğraf çekmek yasaklanmıştır. İki kulübün foto muhabirleri de dahil. Dolayısıyla temsilci yanlış bir uygulama yapmamış.

Ateş ölçer konusuna gelince bunu ev sahibi kulübün tedarik etmesi gerekiyordu.

Aşağıda görselde de göreceğiniz gibi bu hem UEFA’nın hem de sağlık kurulunun kararı..”

TSYD’nin ve biz TSYD üyelerinin kıymetlisi olan Birgül Pullukçu’ya verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ancak, TFF gazetecilerin daha rahat çalışması daha kaliteli fotoğraf çekebilmesi için bir çalışma yürütmesi gerekir diye düşünüyorum. Yani diyeceğim odur ki, TFF kolaycılığa kaçıp “Ben yaptım oldu” düşüncesinde olmamalı

TFF temsilcisi akretide olup maça gelemeyen

gazeteciler için rapor tuttu!

TFF yöneticilerinin nasıl kolaycılığa kaçtığını kanıtlama açısından yaşadığım bir olayı aktarmak isterim…

Yanlış hatırlamıyorsam 2003 ya da 2004 yılıydı. Kapanan Adanaspor’u Bayram Akgül almış, Turuncu-Beyazlı ekip 3. Lig’den futbola “Merhaba” demişti. Adanaspor’un 3. Lig’deki ilk maçı Konya Ereğlispor’la deplasmanda oynanıyordu. Maçı izledik, bitti Adanaspor soyunma odasının önüne geldik. Statta basın toplantısı odası hazırlanmamış. O zamanki Adanaspor Teknik Direktörü basın toplantısını soyunma odası önünde gerçekleştirdi. Basın toplantısı bitti Adana’ya döndük, aradan birkaç gün geçti TSYD Adana Şube Başkanı spor gazeteciliğinin duayeni Nihat Geven ağabeyim elimize bir kağıt verdi. Kağıtta TFF’den gelen bir uyarıydı. Adanaspor teknik direktörü Konya Ereğli stadında soyunma odası önünde basın toplantısı yapmaması gerekirken toplantı yapmış, bizde iştirak etmiştik. Toplantıda bulunduğumuz için TFF bize uyarı yazısı göndermişti…

Durun asıl bomba şimdi patlıyor…

Adanaspor’un deplasmanda Konya Ereğlispor ile yapacağı maça akredite yaptıran, ancak başka bir görev çıktığı için gidemeyen birkaç gazeteci arkadaşımız da uyarı yazısı almıştı…

Yani TFF temsilcisi akredite listesine bakmış Adana’dan yazılı ne kadar gazeteci varsa hepsine uyarı göndermiş. Temsilci lütfedip oradaki gazetecilerden isim almayarak listedeki bütün gazetecilere uyarı yazısı gönderilmesi için rapor tutmuş. Şimdi bu temsilcinin yaptığı kolaycılık değil de nedir?

Adana’dan giden gazetecilerin suçu nedir?

Ereğli Stadı görevlileri basın toplantısı odasını hazırlamamışlarsa suçlu gazeteciler midir?

Bu temsilci o görev için ücret alıyor. Böyle bir davranışla o aldığı parayı haketmemiş sayılmıyor mu?

O temsilci aldığı parayı rahat rahat yemiş hatta ailesine yedirmiştir…

Noktalayacak olursak TFF yetkilileri, görevlileri işlerini tam anlamıyla yapmıyor…

ihat Geven ağabeyi

anmamak olmaz

Bugün spordan dolayısıyla futboldan bahsetmişken, spor basınının duayen isimlerinden TSYD Onursal Başkanı ve Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şubesi yönetiminde birlikte çalışma onuruna eriştiğim Nihat Geven ağabeyden bahsetmemek olmazdı.

Nihat ağabey, nazik, naif ve dost canlısı bir insandır. TSYD Adana Şube Başkanlığı’nı dört dörtlük yaptığını söylersek abartmış olmayız. Çünkü, Nihat ağabeyin isminin verildiği TSYD Nihat Geven Tesisleri’nin yer tahsisi, yapımı ve hizmete açılması için büyük emekler verdi. Nihat ağabey tesislerin yerini alabilmek için dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’la görüştü ve işi bağladı. Ardından tesislerin yapımı için Nihat Geven Başkan Genel Merkez’de Genel Sekreter görevini yürüten Adanalı spor yazarı ağabeyimiz Metin Güreli ile birlikte hareket ederek Genel Merkezden nakdi yardım sağlandı. Ardından dönemin Spor Bakanı rahmetli Fikret Ünlü ile görüşen Nihat ağabey bir destek de bakandan aldı.

5 Ocak Stadı’nda Nihat ağabey ile her hafta birlikte maç izlerdik. Şu anda pandemi durumu olduğu için Nihat ağabey maçlara gelemiyor. Nihat ağabeyin sağlığı herşeyden daha önemlidir. Umarım en kısa zamanda 5 Ocak Stadı’nda ya da yeni statta Nihat Geven başkanla birlikte maç izleriz.

Nihat ağabeye sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°