TGC Gazetecilik Başarı Ödülleri
Manşet Haber 8.12.2012 12:03:42 0

TGC Gazetecilik Başarı Ödülleri

TGC Gazetecilik Başarı Ödülleri

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen “Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri”ne başvurular başladı. 1959 yılından bu yana düzenlenen başarı ödülleri, bu yıl 15 Aralık 2011 ve 15 Aralık 2012 (dahil)  günleri arasında gazete, dergi, ajans bülteni, televizyon, radyo ve internet haber sitelerinde yer alan yapıtlara verilecek. Dizi eserlerde ise yazının başlangıç günü dikkate alınacak.

TGC Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri ''Basın'' kategorisinde ''Haber (Siyasal, ekonomi, çevre, eğitim, sağlık, kültür-sanat, magazin, spor)'', ''Köşe yazısı'', ''Araştırma (Tek ya da seri)'', ''Röportaj-söyleşi'', ''Spor (köşe yazısı)“, 'Sayfa düzeni (Birinci sayfa, iç sayfa, spor sayfası)'', ''Karikatür (Seri-Bant dahil)'' ve ''Fotoğraf'' dallarında, ''Televizyon'' kategorisinde ''Televizyon Haber'', ''Haber Programı'', ''Belgesel'', ''Kültür-Sanat Magazin Programı'', ''Spor Programı'' ve ''Kamera Çalışması'' dallarında, ''Radyo'' kategorisinde ise ''Radyo Haber Programı'' dallarında verilecek.

İnternet Gazeteciliği kategorisinde verilecek ödüller ise haber sitesinin düzenlenmesi, kullanım kolaylığı, görselliği ve içerik zenginliği gibi özelliklere göre belirlenecek.

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Ödüller, TGC üyelerine, Sarı Basın Kartı taşıyan gazetecilere ve bir yayın organında ilgili yasaya göre düzenlenmiş sözleşme hükümleriyle çalıştıklarını, sözleşmelerinin sürdüğünü yayın organı yetkilisinin onayı ile belgeleyen Sarı Basın Kartı taşımayan gazetecilere açıktır. Adaylar, bir başka basın kuruluşu tarafından ödüllendirilmiş eserleri ile yarışmaya katılamazlar. Her aday, Türkiye Gazetecilik Başarı Ödüllerine bir dalda ve bir eserle katılabilir ya da önerilebilir. Kendi eserini öneren aday bir ekip içinde de görev yapmışsa ekip dışı tutulur. Ekip çalışmaları için başvurularda ekibin tüm elemanlarının başvuruyu imzalamaları zorunludur. Ödüllere adaylık kişisel başvuruyla, çalıştığı kuruluş ve kurumun yayın sorumluların önerisiyle, Ön Seçici Kurul’un belirlemesiyle gerçekleşir. Yönetmeliğe uygun olmayan başvurular ise değerlendirmeye alınmaz.


SON BAŞVURU 7 OCAK  2013


Adaylar kısa özgeçmişleri ve vesikalık bir fotoğrafı ile birlikte, basın için 9 adet, (bir asıl 8 fotokopi), radyo için 7 adet CD-DVD formatında ses kaydı, televizyon için 7 adet CD ya da DVD formatında görüntü, internet katılımcıları için haber sitesinin bir günlük yayınını disket ya da CD olarak ulaştıracak. Ayrıca yazıcıdan alınan 7 kopyanın eklenmesi zorunlu. Radyo ve Televizyon dallarında yayının gün ve saatini belirten yayın yetkilisi yazısı eklenmiş olmalıdır. Ayrıntılı bilgi Cemiyet merkezinden ve ''www.tgc.org.tr'' internet adresinden alınabilir.

Ödüle aday eserlerin en geç 7 Ocak 2013 Pazartesi günü saat 17.00’ye kadar Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreterliği’ne iletilmesi gerekiyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°