TİSK’ten Adana’da  Seminer
Manşet Haber 1.02.2013 17:55:46 0

TİSK’ten Adana’da Seminer

TİSK’ten Adana’da Seminer

ada_tiskTürkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) 'Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Bilgilendirme Seminerleri' dizisinin üçüncüsü Adana'da yapıldı.

TİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Adana Sanayi Odası (ADASO) Toplantı Salonu'nda düzenlenen etkinlikte, 7 Kasım 2012'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun Türkiye'de endüstri ilişkileri sisteminde yeni bir dönemi başlattığını söyledi.

Sözlü, kanunla ilgili şu bilgileri verdi: 'Söz konusu kanunla yürüklükten kaldırılan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun yürürlükte bulunduğu dönemde zor da olsa elde edilen işçi ve işveren arasındaki çalışma barışının, yeni kanunla daha ileriye götürülmesini beklemekteyiz. 6356 sayılı kanunla Türk endüstri ilişkileri sisteminin bileşenleri olan işçi ve işverenler arasındaki ilişkilerin demokratik bir yapının oluşturulması, çağın değerlerini yansıtan ve aynı zamanda Türk çalışma hayatının sorunlarına köklü bir çözüm getiren bir sistemin oluşturulması amaçlanmıştır.'

Sözlü, kanunun hazırlanış ve kabul ediliş sürecinde, işçi ve işveren konfederasyonları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin çok sayıda toplantı yaptığını belirterek, 'Ancak kanunun bazı maddelerine ilişkin olarak konfederasyonumuzun çekinceleri hala sürmektedir. Umudumuz, bu konuların önümüzdeki dönemde yapıcı sosyal diyalog süreci içerisinde ele alınarak, sosyal taraflar ve halkımız için en uygun olacak çözümlere kavuşturulmasıdır' dedi.

Kanunla sendikaya üyelikte ve üyelikten istifada noter şartının kaldırılarak e-devlet sistemine geçildiğini anlatan Sözlü, 'Yetkili sendikanın belirlenmesinde kilit rol oynayan sendika üyeliğinin kazanılması ve kaybedilmesi durumunun ayakları yere basan ve suiistimallere izin vermeyen bir sistem şeklinde oluşturulması son derece önem arz etmektedir. Aksi takdirde endüstri ilişkileri sistemimizin kaosa sürüklenme olasılığı bulunmaktadır' diye konuştu.

 

Programda, ADASO Başkanı Sadi Sürenkök'ün açılış konuşmasını yaptığı toplantıda Oturum Başkanlığını  TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler yaparken, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Gülsevil Alpagut ile Prof. Dr. Fevzi Şahlanan. Katılımcıları bilgilendirdiler.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°