TMMOB
Manşet Haber 21.07.2015 13:16:08 0

TMMOB'dan Sözlü'ye 'Köprü' Tepkisi

TMMOB'dan Sözlü'ye 'Köprü' Tepkisi

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi, Büyükşehir Belediyesinin bir an önce 'Ulaşım Master Planı'nı yapmaya davet etti, bu planın gerçekleştirilmeden yapılan her uygulamanın Adana’yı büyük köy görüntüsünde besleyeceğini savundu.ikk_buyuksehir_kopru_açiklamasi

Kavi, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde İMO Şube Başkanı Nazım Biçer, ZMO Başkanı Semih Karademir, Mimarlar Odası Şube Başkanı Bekir Kamışlı, Gıda Mühendisleri Odası Şube Başkanı Şehmus Alpaslan, Peyzaj Mühendisleri Odası Şube Başkanı Ramazan Doğru, oda temsilcileriyle basın toplantısı düzenledi.  Adana’nın bir an önce Ulaşım Master Planının yapılmasını ve sonrasında planlamaların uygulamaya geçilmesini isteyen İKK Sekreteri Hasan Emir Kavi, şöyle konuştu:

SORUNLAR GÜNCELLİĞİNİ KORUYOR

“TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu tarafından 2008 ve 2011 de düzenlenen Adana Kent Sorunları Sempozyumlarında tespit edilen temel sorunların, 2015 Adanasında da güncelliğini koruduğu saptanmış ve bu sorunlara maalesef yenileri de eklenmiştir. Yığınla biriken sorunların çözümü bir yana, sorunlara ve çözümlere yaklaşımda, anlayışta bir ilerleme gözlenmemiş, yerel yöneticilerin meslek odaları ile işbirliği, bilimin ve tekniğin ilke ve birikimlerinden yararlanma, her şeyden önce insan odaklı ve çevreye saygılı bir kent yaratma yönünde güçlü bir irade gösteremedikleri saptanmıştır.Yerel siyasetçiler, katılımcı yönetim yaklaşımını ve demokrasiyi esas almalıdır.Kente yapılan her uygulama ilgili meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alarak icra edilmelidir. Halkın katılımcılığı, uygulamaların ihtiyaç olup olmadığı tartışmasını verimli kılmaktadır.

YANLIŞ YATIRIMLAR KAYBETTİRDİ

Siyasi iktidarın ve yerel yöneticilerin plansız ve bilimsellikten uzak yanlış yatırımlarından bu kent çok kaybetmiştir. ‘‘Adana Metrosu’’ olarak adlandırılan hafif raylı taşıma sistemi güzergâh seçiminden yapılış biçimine her yönden maliyeti yüksek, mühendislik olarak da yanlış bir yatırımdı. Çatalan içme suyuna bağlı olarak yapılan 2,2 kilometrelik Türkiye’nin en uzun köprüsü de kaynakların heba edildiği bir projeydi. Şehrin merkezindeki ahtapot köprü ve battı çıktı günü kurtarma gayesiyle plansızca yapılmış projelerdendi. Aytaç Durak ile oturan zihniyet bugün de devam etmekte güne cevap veremeyen uygulamalarla birlikte şehrin geleceği tamamen ranta kurban edilmektedir. Kaybedilen 30 yıla bir 30 yıl daha kimse tahammül edemez.

SİYASİ ŞOV GÖSTERİSİ

Bir süredir AdanaBüyükşehir Belediyesi tarafından şehrimizde yapılması planlanan iki köprünün tanıtımı yapılmaktadır. Köprülerden birinin isminin bile ‘Devlet Bahçeli Köprüsü’ olarak belirlenmiş olması siyasi şovun göstergesidir.Bu şehrin yerel yöneticileri bilimsel araştırmalardan uzak siyasi çıkarlar gözeterek yaptığı uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Tepkimiz hizmet yapılmasına değil, siyasi çıkar uğruna yapılan işler de sağlanacak rant uğruna, bir ihtiyacın bedelini bu halka ödettirilmesinedir. Kaynakların nasıl yaratıldığı, nasıl kullanıldığı, halkın ödediği vergilerin nasıl değerlendirildiği, geçmişten hangi derslerin çıkartıldığını sorgulamak bilimden, emekten, halktan yana bir meslek örgütü olarak görevimizdir.

Bir an önce Ulaşım Master Planı yapılmalı ve sonrasında planlamalar uygulamaya geçilmelidir. Ulaşım Ana Planını yaptığınız zaman bir yıl içinde kent içi trafiğin akışı, bir mevkiden bir mevkiye hareket eden yaya, bisiklet, motosiklet, araba, minibüs, otobüs ve metroile yolcu ölçümü yapılır. Yapılan ölçümler bilimsel verilerle desteklendikten sonra ihtiyaca yönelik planlamalara ve uygulamalara gidilir. Kentleşmede ve sanayide gerilemekte olan kentimizin Suriyeli Sığınmacılarla birlikte nüfus değişimi de ulaşım alanındaki sorunlara da yansımaktadır.Kentin bir noktasında yoğunlaştırılan başta şehir hastanesi ve araştırma hastaneleri, yeni bölge adliyesi, yeni stadyum günlük trafiği de olumsuz etkileyecektir. Hala toplu taşımadaki plansızlık ve düzensizlik çözülememiş, şehrin merkezi dolmuş ve otobüslerle işgal edilmiş durumdadır.

Ulaştırma bir hizmet türü olup, üretimi ve topluma sunumu aynı anda gerçekleşir. Bu hizmetin ihtiyaç duyulduğunda kullanılmak üzere depolanma olanağı bulunmadığı gibi; diğer sektörlerin gereksinimi ile toplumsal gereksinimler doğrultusunda üretim ve sunum zorunluluğu da vardır. Diğer bir ifade ile bütün ihtiyaçlar, kaynaklar, ilişkiler doğru planlanarak değerlendirilmek durumundadır. Ulaşımda arz ve karşılığı olan talep hayata geçirilirken bir ulaşım planlaması ve politikası da mutlaka gereklidir. Bu nedenle olası gelişmelerin bilimsel yaklaşımla ortaya konulması zorunludur. TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu olarak Büyükşehir Belediyesini uyarıyoruz, Ulaşım Master Planı yapılmadan şehre yapılan her uygulama Adana’yı büyük köy görüntüsünde besleyecektir.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°