TMMOB’DEN ADANA’DA YEREL KURULTAY
Manşet Haber 15.12.2019 12:55:34 0

TMMOB’DEN ADANA’DA YEREL KURULTAY

TMMOB’DEN ADANA’DA YEREL KURULTAY

TMMOB Adana il Koordinasyon kurulunca düzenlenen Mühendis, Mimar ve Şehir plancıları “Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri “ yerel kurultayı yapıldı.
Divan Başkanlığını Bahattin Şahin’in yaptığı kurultayda konuşmacılar antidemokratik uygulamalara, yağmaya, talana karşı emekten yana duruşu ile 65 yılını geride bırakan ve bugün muhalif kimliği ile ayakta kalabilen birkaç örgütten birisi olan TMMOB, üyelerinin yerelde başta örgütlenme, işsizlik ve ekonomik soruları olmak üzere, pek çok sorununun dile getirildi, yerel kurultayda çözüm önerileri de tartışıldı.
Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Kurultayında konuşan Mazlum Sevincek, İnşaat Mühendisi olduğunu, 3.5 yıl önce Çukurova Üniversitesi’nden mezun olduğunu ve Yüksek lisans yaptığını ve 1 yıldır da işsiz olduğunu dile getirdi. Sevincek konuşmasında şöyle dedi:
“Bugün burada, yegane birliğimiz TMMOB çatısı altında biz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları’nın sorunlarının konuşulmasını ve bunlara çözüm önerilerinin getirilmesini önemli ve değerli buluyorum. Özellikle genç meslektaşlarımızın ve meslektaşlığa aday öğrenci arkadaşlarımızın içerisinde bulunduğu atmosfer, her geçen gün oksijen kaybetmektedir. Bu olumsuz durum, elbette birçok faktörün sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Mühendislik ve Mimarlık fakültelerindeki niteliksiz eğitim; Akademisyenlerin görevlerinden uzaklaştırılması, boş kalan akademik kadrolara kişiler yerleştirilirken liyakate özen gösterilmemesi gibi keyfi uygulamaların sonucu olarak had safhaya ulaşmıştır. Bu sebeple bilimsel, teknik ve sosyal anlamda eksik kalan üniversitelere en etkili takviye, TMMOB öğrenci örgütlenmeleridir.
Genç Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları ise ekonomik krizin etkisiyle daralan sektör içerisinde boğulmaya zorlanmaktadır. Mevcut krizin ise; yanlış siyasi ve ekonomik politikalar sebebiyle iktidar, tek sorumlusudur. İktisatçı-Yazar Mustafa Sönmez’in Nisan 2019’da yapmış olduğu bir araştırmanın sonucu olarak bazı sayısal verileri ve analizleri sizlerle paylaşmak isterim.
Türkiye ekonomisinde 2018’in ikinci yarısından itibaren kendisini iyice belli eden kriz, çalışanlar arasında, işçisinden mühendisine kadar işsizliği tırmandırıyor.
Birçok sanayi işyerinde, kriz gerekçe gösterilerek asgari ücret üstündeki ücretlere ya daha az zam yapılmış ya da zam yapılmayarak ücretler enflasyon karşısında savunmasız bırakılarak alım gücü kaybına uğramıştır.
Sanayi ücretlileri, işten çıkarılma tehdidi ile de sindirilmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK verilerine göre, işsiz sayısı Ocak 2019’da 4,7 milyona yaklaştı. Bu sayı, Danimarka, Norveç ve Finlandiya gibi bazı gelişmiş Avrupa ülkelerinin toplam nüfusuna yakındır.
İşsizlik oranı aynı dönemde 14,7’yi, tarım dışı işsizlik yüzde 16,8’i buldu.
Ocak 2018-2019 döneminde, 12 ayda istihdam 872 bin azalırken bunun 200 bine yakını imalat sanayi ve madencilikte gerçekleşti. Bu sayı Eskişehir nüfusundan fazladır.
İnşaat bu 12 ayda 480 bin istihdam kaybetti. Bu sayı Giresun, Isparta, Edirne gibi bazı illerin nüfusundan fazladır.
TÜİK verilerine göre Genç işsizlikte oran, %27,4 ile tarihi seviyeye ulaşmıştır. Bu oran genç erkekler için %20,6 iken, genç kadınlara bakıldığında %43,8 ile karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla kadınlar, erkeklere oranla iki kat fazla mağduriyet yaşamaktadır.
Genç İşsizler Platformu’nun açıklamasına göre tüm bu gelişmelerin yanında iş arama süresi de uzamaktadır. Bu sürenin ortalaması bir yıl olarak belirtilmektedir.
Ben bu süreci bilfiil yaşayan bir arkadaşınızım. Mezun olur olmaz iş bulmama ve iki buçuk yıl çalışmış olmama rağmen son bir yıldır işsizim.
Arkadaşlar!
Üniversite mezunu işsiz sayısı, cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır.
Çalışanların geneli için geçerli olan ücretlerde erime ve işsizlik sorunu, mühendisleri de kapsamaktadır.
TÜİK verilerine göre mühendisler arasında işsizlik oranı 2018’de yüzde 10’un üstüne çıkmış ve işsiz mühendis sayısı 2017’ye göre 18 bin artarak 91 bine çıkmıştır.
Mühendislik eğitimi veren okullardan mezun olanların sayısı TÜİK tarafından 2018’de 876 bin olarak belirtildi. İşsiz sayısı ise 91 bin. Bu sayı da oran olarak %10,3’e tekabül etmektedir.
Evet…
Görüldüğü gibi, siyasilerin bireysel kaygılarına kurban giden ülke ekonomisi, nefes alamaz duruma gelmiştir. Mevcut krizin ortaya çıkmasında dolaylı faktörlerden dahi sayılmayacak emekçiler, krizin faturasını direkt olarak ödemeye zorlanmaktadır.
Çalışan mühendislerin de büyük çoğunluğunun maruz kaldığı sömürü, işsiz mühendislerin durumunu aratmamaktadır. Birçok işletme tarafından mühendislere asgari ücret bile ödenmemektedir. Açlık sınırının dahi altında kalan asgari ücretin yarısı ile geçinmeye ve yasalarla belirlenmiş çalışma saatini ikiye katlamaya zorlanan mühendis, bu durumdan kurtulma yolu olarak ne düşünebilir?
Elbette Örgütlü Mücadele…
Sizlere son bir yıldır işsiz olduğumdan bahsettim. Çalıştığım dönem nasıl ki her iznimde Ev’im bildiğim İnşaat Mühendisleri Odası’na bir an önce kavuşma telaşıyla koşup geldiysem, işsiz olduğum dönemi de İnşaat Mühendisleri Odası içerisinde; bilimsel, mesleki ve toplumsal dayanışma ile en verimli şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Zira tek başına, böylesine dayanışma gerektiren bir mücadelenin üstesinden gelinemeyeceğini biliyorum. Biliyorum ki; ben bir mühendissem ve birlikten de kuvvet doğacaksa, o birliğin adı Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’dir.
İnsanlık tarihi bize gösteriyor ki; örgütlenme olmadan hiçbir mücadele başarı ile sonuçlanmıyor. Bizler, Toplumcu Mühendisliği ilke edinmiş genç mühendisler olarak örgütlülüğün geliştirilmesinden yana olduğumuzu her platformda dile getirmeli, bunun gerçekleşmesi için de var gücümüzle mücadele etmeliyiz. TMMOB çatısı altında ortaklaşarak en sağlam temel üzerine en görkemli mücadeleyi inşa edebileceğimize inancım tamdır. Bu birliği bugünlere getiren Toplumcu Mühendislik geleneği, rehberimiz olacaktır. Bütün olumsuzluklara rağmen omuz omuza yürüttüğümüz mücadele bizlere umut olacak, yarınlarımız bu temel üzerinde yükselecektir.
Sonuç olarak meslektaşlarımızın ve meslektaş adayı öğrenci arkadaşlarımızın mevcut ve olası sorunları karşısında en etkili çözüm, örgütsel mücadeledir.





YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°