TOKİ’den Suriyelilere konut müjdesi Meclis gündeminde
Manşet Haber 12.07.2016 14:31:30 0

TOKİ’den Suriyelilere konut müjdesi Meclis gündeminde

TOKİ’den Suriyelilere konut müjdesi Meclis gündeminde

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya  “Evsiz kişilere ev imkânı sağlamak elbette ahlaki bir davranıştır; fakat, devlet yönetiminin ahlaki sorumluluğu, öncelikle o devletin halkına karşıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’deki sayısı 3 milyona ulaşan ve terörle birlikte ülkenin üzerindeki en büyük kambur haline gelen Suriyeli göçmenlere vatandaşlık hakkı ve TOKİ’den konut verilebileceğini gündeme getirmesine MHP’den tepki geldi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, halkta şok etkisi yapan Erdoğan’ın açıklamasına ilişkin Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi.

Önergesinde önemli tespitlerde bulunan Karakaya şu ifadelere yer verdi:

“Ülke olarak 30 yıldan fazla bir süredir bölücü terör örgütüyle mücadele etmekteyiz. Bu süre zarfında binlerce askerimiz, polisimiz, köy korucumuz ve sivil vatandaşımız şehit olmuştur. Evladını, babasını, kardeşini kaybeden on binlerce şehit yakını ise aldıkları küçük devlet yardımlarıyla hayatlarını idame etmeye çalışmaktadırlar. Şehit yakınlarının büyük bir bölümünün kendilerine ait evleri bulunmamaktadır. Son 30 yılda ülkemizde 3 binden fazla insan madencilik kazalarında hayatını kaybetmiş, 100 binden fazla insan ise yaralanmıştır. 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Ayrıca ülkemizde deprem, heyelan, sel gibi doğal afetler sebebiyle de binlerce insanımız ölmüş on binlerce insanımız da evsiz kalmıştır. Bu kişilerin ise sadece küçük bir kısmına devletimiz tarafından konut yardımı yapılmıştır.”

VATANDAŞIMIZ AÇLIK SINIRI ALTINDA YAŞIYOR

Karakaya “Sonuç olarak; terör, doğal afet, denetimsizlik ve uygulanan yanlış ekonomik politikalar gibi sebeplerden ötürü yüz binlerce insanımızın evi yoktur. Vatandaşlarımız bodrum katlarında, tıkış tıkış, bakımsız ve açlık sınırında yaşamaktadır. Devletimiz tüm imkânlarını öncelikle kendi vatandaşlarına, şehit ve gazi yakınlarına, doğal afet mağdurlarına, kimsesizlere, yoksullara, hastalara, yaşlılara ve ihtiyacı olan kişilere tanımak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ihtiyaçları karşılanmadan, Türk toplumunun tüm kesimlerinde refah ve huzur sağlanmadan yabancı ülke vatandaşlarına yardım yapılması kabul edilecek bir durum değildir. Evsiz kişilere ev imkânı sağlamak ya da sosyal yardımlarda bulunmak elbette ahlaki bir davranıştır fakat devlet yönetiminin ahlaki sorumluluğu, öncelikle o devletin halkına karşıdır. Türk milleti, vatandaşlarına karşı görevini yerine getiremeyen ve bazı siyasi hesaplar yüzünden önceliklerini değiştiren yönetimleri unutmayacak ve sorumlulardan bir gün hesap soracaktır” dedi.

BAŞBAKAN’A YÖNELTİLEN SORULAR

MHP Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya, Başbakan Binali Yıldırım’a şu soruları yöneltti:

“Ülkemizde yaşayan Suriyeli mülteci sayısı kaçtır? Suriyeli mülteciler ülkemizin hangi bölgelerinde vardır, nerelere yerleştirilecektir? Suriyeli mültecilere ev imkânı sağlanması için hangi çalışmalar yapılmaktadır? TOKİ’nin elinde kalan kaç adet boş ev vardır? AKP iktidarları döneminde şehit ve gazi yakınları ile doğal afet mağdurlarına TOKİ vasıtasıyla kaç adet ev bağışlanmıştır?”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°