TOPLUMA KÖTÜYÜ GÖSTERMEK YASAK!
Manşet Haber 16.05.2021 22:16:24 0

TOPLUMA KÖTÜYÜ GÖSTERMEK YASAK!

TOPLUMA KÖTÜYÜ GÖSTERMEK YASAK!

Emniyet Genel müdürlüğü genelge yayınladı, toplumsal olaylarda fotoğraf çekmek ve bunu bir yerlerde paylaşmak yasak.
Bu ne demek?
Gazeteci görevi olan halkı aydınlatma görevinden feragat etmek demek. Gerçi Gazeteci diyorum, ama… Sadece Gazeteci değil bu yasak içinde, halkta bundan böyle bir olay karşısında fotoğraf çekip bunu sanal alemde paylaşamayacak.
Hatırlayın, biz Amerika’daki polis şiddeti nedeni ile hayatını kaybeden kişiyi o halkın çektiği fotoğraflardan gördük.
Şimdi, güvenlik kuvvetlerin orantısız güç kullandığı anlarda yapanın yanına kar kalmış oluyor.
Bu ne demek, kötüler kötülük yapmaya devam edecek.
Ülkede artık her yanlışı protesto etmek karşılığı dayaktır, ve bu dayağın gizli kalması demek.
Şimdi anayasada halkın protesto hakkının sert müdahalede bile hak arayamaması demek.
Bunun aynısını tam kapanma içinde alkol satışının yasaklanması gibi bir örnek teşkil ediyor.
Ne garip Dünya değilmi?
Alkol yasak, fakat evlendirme programlar serbest, yani bu e demek Hükğmet dindar bir toplum yaratim derken kimin eli kimin eteğin altında, hangi yenge hangi yufkacıya kaçtığını göstermek alkol kadar tehlikeli değilmi?
Şimdi bu bir çelişki değilmi?
Bakın, Tff 1.ligi süper lige çıkmak isteyen takımların kavgasıyla geçiyor, Başkanlar birbirine sallıyor, hatta şampiyonluğa oynayan üç takım sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen, stadlar seyirciliği gibi. Şimdi bunudamı fotopraflayamayacağız? Bu uygulamalar, demokratik ülkelerde kabul edilemez.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°