“Toza, çamura bulaşmayan tek partiyiz”
Manşet Haber 22.02.2014 23:07:17 0

“Toza, çamura bulaşmayan tek partiyiz”

“Toza, çamura bulaşmayan tek partiyiz”


İşçi Partisi (İP) Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Akhan Hilmi Çamurdan, Adana’nın siyasi ortamının karışık olduğunu belirtti.


Çamurdan, yerel yönetimler yasasıyla şehirlerin yarı eyalet sistemine dönüştürüldüğünü söyledi. Çamurdan, “Artık büyükşehirlerde büyük rantlar oluşturuluyor. Meclis üyeleri milletvekilleri kadar yetkiye sahip oluyor. İnanılmaz bir savaş var. Bu kirli bir savaş viscipartisi_camurdane İP olarak toza dumana karışmayan tek partiyiz” dedi.
İşçi Partisi’nin Adana’da güvenle yola devam ettiğini vurgulayan Çamurdan, “Adana halkının bizi bağrına basacağına inanıyorum. Adana Çevre Gönüllüleri Derneği ve Adana ÇETKO kurucusu olarak güzel çalışmalara imza atmış biriyim ve şimdi de Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak ‘Köy, Kent, Bereket’ sloganı ile köylünün, çiftçinin ve tüketicinin hakkını korumak istiyorum. Üreticinin hak ettiğini alması ve tüketicinin ucuz ürün elde etmesi için mücadele edeceğiz. Adana’da ciddi bir gelir var ancak bu gelir halkın, kamunun çıkarına kullanılmıyor. Biz, gelirleri halk için kullanacağız” diye konuştu.
İşçi Partisi’ni hiçbir siyasi girişimin ya da oluşumun engelleyemeyeceğini ya da etkileyemeyeceğini ifade eden Çamurdan, “Kirli rant savaşları, temiz kalmış, toza dumana bulaşmamış İşçi Partisi’ne olan güveni daha çok artırıyor. Kendi doğrularımızla ve memleket için vaat ettiğimiz projelerimizle varız. Geçmişte yaşadıklarımız geleceğe ışık tutuyor. Soyut değil somut işlerle yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Çamurdan, belediye başkanı olması durumunda bisiklet yolları yapacağını ve belediye binasına kısa pantolonlu olarak bisikletle gideceğini vurguladı.
İL BAŞKANINDAN ADANA VURGUSU
İP İl Başkanı Hayrettin Çavuşoğlu ise “Biz cumhuriyetin koruyucusu ve kollayıcısıyız. Yerel yönetimlerde de bu ciddiyetle hareket ediyoruz ve Adana’yı Ortadoğu’nun en güzel kenti yapmak istiyoruz. Tarıma, üreticiye ve işçilere değer katmaya geliyoruz” diye konuştu.
Seyhan Belediye Başkan Adayı Selver Kaplan da Adana halkı ile İşçi Partisi’nin dünya görüşünün aynı olduğunu belirttiği konuşmasında, “Halkımız bizi seçerse Adana’nın çok güzel bir kent olduğunu tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Biz birbirimizi yücelterek çalışacağız. Adana metrosu gerçekten metro olmaktan uzak. Her yere ulaşılabilen, ulaşımı kolaylaşan bir şehir yaratmak ve insanların rahat nefes almasını sağlamak istiyoruz. Öte yandan tarıma önem vererek beyaz altını Adana’da yeniden ayağa kaldırmak istiyoruz” dedi.
Çukurova Belediye Başkan Adayı Kazım Kaçmaz ise “Namusumuzla şerefimizle Adana halkına hizmet için yola çıktık. Biz halkın çıkarları doğrultusunda hareket etmekten onur duyuyoruz.” şeklinde konuştu.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ziyaretine İP İl Başkanı Hayrettin Çavuşoğlu, Seyhan Belediye Başkan Adayı Selver Kaplan, Çukurova Belediye Başkan Adayı Kazım Kaçmaz, Çukurova Belediye Meclis Üyesi Adayları Nevzat Batmaz, Nazlı Akbulut, Emine Coşkun ve Seyhan Belediye Meclis Üyesi Adayı Muhittin Zeyneloğlu katıldı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°