Trend Kahini Türkiye Kehanetlerini Açıkladı
Manşet Haber 21.03.2015 15:14:01 0

Trend Kahini Türkiye Kehanetlerini Açıkladı

Trend Kahini Türkiye Kehanetlerini Açıkladı

kahin_kehanetler (3)Gelecek trendlerini sezme yeteneğiyle tasarım ve iş dünyasında büyük üne sahip olan Lidewij Edelkoort, ZOW İstanbul Fuarı kapsamında Türkiye’ye geldi. Edelkoort, 2016-2017 tasarım trendlerini, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşen basın toplantısında açıkladı.

Dünyaca ünlü Trend Analisti Lidewij Edelkoort 2016-2017 tasarım trendlerini açıklamak üzere İstanbul’da bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye’de moda ve trend konusunun birbirine karıştırıldığını belirten Edelkoort, aslında trend konusunun giyimden, yiyeceğe, turizmden yaşama kadar hayatımızın her alanında olduğunun altını çizdi; “Günlük hayatta zihnimiz ihtiyaçlarımıza göre her şeyi farkında olmadan topluyor, bir kayıt cihazı gibi  kaydediyor. Tüm bu parçalar puzzle’ın bir parçası gibi bütünü oluşturuyor ve anahtar ürünü bulana kadar nasıl çalıştığının farkında olmuyor, anahtar ürün bulunduğu zaman zihin tüm olup biteni anlamlandırıyor.” dedi.

Fabrikasyon ürüne artan talebin son bulacağını belirten Edelkoort; “Günümüzde kullandığımız nesnelerde zanaat, yani elin dokunduğu ögelere dönüş yaşanacaktır. Materyalizm, yeni bir dönem açacak. Materyale dokunduğumuzda aldığımız his, karar vermede majör bir etki olacak. Dijital nesnelerin hayatımıza girmesi ile 2 boyutlu nesneler üzerinde hakimiyetimiz arttı, ancak ürün ve el ilişkisinde kurduğumuz iletişim azaldı. Günlük hayatımızda her işimizi birkaç parmak hareketi ile halledebilir duruma geldik. Dolayısıyla hayatımızda tüm eşyalardaki hisler önem kazanmaya başladı” diyerek dokunma hissinin önemini vurguladı.

Klasik Hayata Dönüş Başlayacak

Akdenize özgü yaşam tarzı ile Antik Yunan, Antik Roma ve hatta Türkiye’nin geçmiş köklerine dönüş başladı. Genç tasarımcılar binlerce yıl öncesinin ürünlerini günümüze uyarlayarak tasarlama önerisinin altını çizdi. Akdeniz esintisi hayatımızın her alanında kendini göstermeye başlayacak. Örneğin, moda ve tekstilde düz kumaşlar yerini katmanlı pile, krinkle kumaşlara bırakacak. Önemli olan sunulan ürünlerin nasıl modernize edildiği; geçmiş sadece detaylarda göze çarpacak.

Günlük kıyafetlerde, ortaya çıkan bu geri dönüşle birlikte el yapımı dokumanın etkisi olacak. Erkeksi detayların ön plana çıkacağı tasarımlarda, tezgahlara dönüş ve eski usul dokuma ön plana çıkacak, keçenin kullanımı artacak. Modernist yaklaşımla mobilya dahil, tekstil tüm diğer malzemelere uygulanacak. Kıyafetlerin dokuları maskülen bir hal alacak ve bir inşaatın konstüriktif yapısına sahip olacak.

Doğal Taşlara İlgi Artacak

Doğal taş ve mermer yeniden hayat bulacak, yuvarlak formlarda tasarlanan nesnelerin ön plana çıkacağını vurgulayan Edelkoort; “Günümüzde sentetik mermer çağdaş parçalarda kullanılmaya başladı. Bazen birbirinden farklı malzemeler ile mermer de bir araya getirilecek. Ayrı malzemelerin kompozisyonunda Terra cota ve ametist renkleri ön plana çıkacak. Sentetik mermer parçalarını bir araya getirerek sahte gri tonlarına yakın soft renklerde mermer üretilebilir. Geçmiş olduğu gibi taklit etmekten öte, üzerine düşünerek yeniden yorumlamak önem kazanacak.” dedi.

Materyaller Günlük Hayata Taşınacak

Günümüzde zanaat kadar endüstri de önemli. Endüstriyel tasarımda kullanılan materyaller günlük hayatın farklı alanlarına da taşınacak. Endüstriyel üretimden ise, yapılan ürünleri ağır sanayi ürünü gibi göstermek ve post modern izlenimler ve dokunuşlarla yeniden yorumlamak öne çıkacak. Bu teknik tekstilden mobilyaya kadar her alanda uygulanacak. Bakır rengi önümüzdeki yıllarda oldukça dikkat çeken bir pozisyona sahip olacak. Kullanılan aksesuarlarda, hatta evde ahşap ürünlerle kombinlenecek. Mesela artık saatler bile bakır rengi üretiliyor.

Parlak Metal Yerine Okside Edilmiş Metal

Metal yüzeyler için yıllardır kullandığımız parlak, pürüzsüz yüzeyler artık parlaklığın dışına çıkarak çekiçle dövülmüş, lazerle işlenmiş, okside edilmiş mat dokulara bırakacak. Bu materyaller, yapı sektörü için önemli bir trend olacak. Yıllardır tüketiciye sunulan parlak kapı kolları tarihe karışabilir.

Ahşap Altın Çağını Yaşayacak

Az işlenmiş ahşap, doğal formunda, yıkanmış, fırçalanmış, islenmiş ve yakılmış olarak evlerimizi süsleyecek. Ahşap artık doğada olduğundan farklı gösterilmeyecek. Bunun yanı sıra ahşabın her rengi moda olacak. Örneğin kara ağaç, sedir gibi farklı renklerden oluşan mobilya kompozisyonları trend olacak. Müşteriye seçim yapmak yerine tüm renklerden oluşan kombinler sunulacak.

Lidewij Edelkoort uzun yıllardır yaptığı çalışmaları Klasisizm, Duygusallık, Endüstriyalizm, Primitivizm, Materyalizm, Dışavurumculuk başlıklarında oluşturduğu sergi alanı, ZOW İstanbul kapsamında ziyaretçilerle buluştu.  Edelkoort’un sergi alanı katılımcılar ve ziyaretçiler tarafından ilgiyle incelendi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°