TRT’YE ‘KENT RADYOSU’ ÇAĞRISI
Manşet Haber 4.10.2016 10:38:27 0

TRT’YE ‘KENT RADYOSU’ ÇAĞRISI

TRT’YE ‘KENT RADYOSU’ ÇAĞRISI

Adana(Ulus)--Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, TRT Genel Müdürlüğü’ne Adana’da kent radyosu oluşturma çağrısında bulundu. Tümer, bölgenin sosyo-kültürel ve ekonomik boyutlarının yansıtılması, sanatçılara daha çok alan açılması adına kent radyosunun önemli olduğunu söyledi.
Kent Radyosu’nun programlarıyla bölge insanının sosyal yönden birbiriyle etkileşimini sağlayacağını, Adana’daki şairlerin, ses sanatçılarının, iş dünyasının ve sivil toplum örgütlerinin seslerinin ulusal ve uluslar arası boyuta taşınacağını kaydeden Tümer, böylelikle yeni istihdam alanı da oluşacağını vurguladı.
Adanalı yetenekli amatör ses ve saz sanatçılarının Kent Radyosu sayesinde seslerini farklı platformlara taşıyabileceğini belirten Tümer, “Radyo sayesinde Adanalıların kültürel ve sanatsal etkinliklerinin yansıtılabileceği gibi bölge insanına ufuk açması bakımından da son derece önem taşımaktadır. Kent Radyosu’nun Adana’ya kurulması için TRT Genel Müdürlüğü’nün üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğine inanıyorum. Bölgedeki sanatçılarımızın, sağlık, spor ve iş dünyamızın, sivil toplum örgütlerimizin ve sokaktaki sade vatandaşımızın bu haklı sesine olumlu yanıt verileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°