TTB: EK ÖDEMEDE HEKİMLER ARASINDA AYRIM HAKSIZDIR
Manşet Haber 11.04.2020 16:00:00 0

TTB: EK ÖDEMEDE HEKİMLER ARASINDA AYRIM HAKSIZDIR

TTB: EK ÖDEMEDE HEKİMLER ARASINDA AYRIM HAKSIZDIR








Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, ek ödemedeki haksızlıkların
giderilmesini,  döner sermaye değil,
emekliliğe yansıyan düzenli gelir tanımlanması yapılmasını istedi.





TTB
Merkez Konseyi tarafından yayınlanan bildiride şu görüşlere yer verildi:





“Sağlık
Bakanlığı tarafından 08.04.2020 tarihinde yayınlanan karar uyarınca, COVID – 19
pandemisi kapsamında hizmet sundukları birimlerde ilgili başhekim tarafından
belirlenen hekimlere, 209 sayılı Döner Sermaye Yasası’nda belirtilen tavan
oranlarının %100’ü; diğer hekimlere ise %30 ilâ %75’i arasında değişen
oranlarda döner sermayeden ek ödeme yapılacaktır. Bu karar, Sağlık Bakanlığı
personeli ile birlikte kullanım ve işbirliği yapılan Bakanlık hastanelerinde
görev yapan üniversite personelini kapsamaktadır. Aile hekimliği birimleri ve
üniversitelerde görevli sağlık çalışanları bu ek ödemenin kapsamı dışında
bırakılmıştır.





COVID-19
pandemisi kapsamında hizmet sunulan yerlerde çalışanlar önceki gelirlerini
kısmen koruyabilecek





Cumhurbaşkanı
ve Sağlık Bakanı açıklamalarında, döner sermaye paylarında performans
uygulamasının devre dışı bırakılarak sağlık çalışanlarına üç ay süreyle
tavandan ödeme yapılacağını duyurmuşlardı. Önceki gün yayınlanan Bakanlık
kararlarında ise sadece pandemi kapsamında hizmet sunulan yerlerde görev yapan
hekim grubu için tavandan ödeme yapılacağı görülmektedir.





Bu
yaklaşım, şu dönemde pandemi hastasıyla yoğun ilgilenen hekim ve çalışan
diğer personel ile bu hastalarla ilgili olmayan bazı branşlarda görev yapanlara
eşit ödeme yapılmasının haksızlık olacağı açıklamasıyla savunulmaktadır.





COVID
- 19 virüs tanısı konulduktan sonra bazı uzmanlık alanlarından hekimlerin söz
konusu hastalarla daha yakından ilgilendiği doğrudur. Ancak söz konusu hastalık
tanısı konulmadan önceki aşamalarda görev yapan birinci basamakta görevli
meslektaşlarımızdan, hastanın başvurduğu acil polikliniğine, laboratuvarlara
kadar bütün branşlardaki hekimlere ve buralarda görevli sağlık personeline
varıncaya kadar sahadaki bütün sağlık çalışanlarının virüs bulaşma tehlikesiyle
karşı karşıya hizmet sundukları tartışmasızdır.





 COVID
- 19 virüs bulaş riski olan hastaların sadece pandemi hastanelerine ve buradaki
ilgili bölümlere  başvurmalarının bir zorunluluk olmadığı düşünüldüğünde,
hekimler arasında pandemi hastasıyla ilgilenen ilgilenmeyen ayrımı yapılmasının
gerçekçi bir yanı olmadığı görülmektedir. Ayrıca, böyle bir ayrım yapılması
bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek ve yine ihtiyaç duyanlara bu ortamda
sağlık hizmeti sunabilmek için büyük bir özveriyle çalışan hekimler arasında ek
ödemede yaratılan farklılık, ayrıştırıcı niteliğiyle, sağlık ekibinin
dayanışmacı ruhunu kavramaktan uzaktır.





Çalıştığı
yeri belirleme yetkisi Başhekime verilmiş





Sağlık
çalışanlarının COVID - 19 pandemisi kapsamında hizmet sunulan yerlerde
 görev yaptığının belirlenmesi yetkisinin Başhekime bırakılmış olması
öznel değerlendirmelerle çalışanların hak kayıplarına neden olabilecek haksız
işlemlerin ve buna bağlı uyuşmazlıkların ortaya çıkması tehlikesini
içermektedir. Sağlık çalışanlarının pandemiye odaklandığı bu dönemde
Başhekimlerin, Kararda olduğu gibi birim değil sağlık kurum veya kuruluşu
bazında değerlendirme yapmaları ve o sağlık kurum veya kuruluşunda görevli
bütün sağlık çalışanlarının kapsam içinde olduğuna ilişkin belirlemede
bulunmaları bu düzenlemenin amacına uygun olacaktır.





Diğer
bütün hekimlerin ek ödeme gelirleri düşürülmüş





Alınan
Karar’la sağlık hizmetinde hasta ile ilk karşılaşan hekimlerden olan
asistanların döner sermaye ödemelerinin tavanının %50, yan dal asistanlarının
%45, hekimlerin %50, uzman hekimlerin %55, başasistan ve eğitim görevlisinin
%60, yan dal uzman tabibinin %65, eğitim görevlisi yan dal uzmanının %70 ve
başasistan yan dal uzmanının %75 olarak belirlenmesi her birinin aylık
gelirlerinin –sunulduğu gibi- artması değil azalmasıdır. Hasta sayılarının azalmış
olması sebebiyle yeterli performans puanı  elde edilememiş
olması bu hekimlerin kusuru değildir.





Nitekim
benzer sorunla karşılaşılması halini gözeten bir düzenleme Sağlık Bakanlığına
Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelikte
yer almış; salgın hastalık nedeniyle hizmet sunumu aksayan sağlık tesisinde
görevli tüm tabiplerin birim performans katsayısı 6 ilâ 18 ay
süreyle hesaplanmaz (m.16/3) hükmüyle salgın hastalıktan etkilenme
sebebiyle ayrımsız bütün hekimler için lehe kural tanımlanmıştır.





Sağlık
Bakanlığı’nın hizmet gelirinde önemli bir düşüş olmamıştır





Sağlık
Bakanlığı ile SGK arasında global bütçe (götürü bedel) anlaşması vardır. Bu
anlaşma uyarınca, SGK, genel olarak, yıl içinde sigortalıların aldığı sağlık
hizmetinin az veya çok olmasından bağımsız şekilde, Sağlık Bakanlığı’na sabit
bir ödeme yapar. Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kurum ve kuruluşları ile
hekimler, sundukları sağlık hizmeti sebebiyle döner sermayeden az veya çok pay
alabilirler ancak Sağlık Bakanlığı ölçeğinde, sağlık hizmeti sunumu ile bundan
elde edilen gelir arasında –istisnai bir kısım hizmet haricinde- doğrudan bir
bağ yoktur.





Bu
yönüyle, acil olmayan sağlık hizmetlerinin COVID-19 pandemisi sebebiyle
ertelenmesi, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık hizmetleri sebebiyle elde ettiği
gelirde önemli bir azalmaya sebep olmamıştır. Bu bağlamda, döner sermaye
gelirlerinden yapılması gereken ödemenin yarısına kadar düşürülerek ödenmesi
kabul edilebilr olmadığı gibi müjde veya lütuf değildir.





Döner
sermaye değil, emekliliğe yansıyan düzenli gelir tanımlanmalıdır





Temel
beklentimiz, performansa dayalı ücretlendirmenin maaş içindeki payının az
olması ve yapılan bütün ödemelerin emekliliğe yansıması ise de Ülkemizde
yıllardır sürdürülen politikaya göre, hekimlerin aylık gelirlerinin önemli bir
bölümü döner sermayeden yapılan ek ödemedir. Bu nedenle, döner sermaye
ödemesinde yapılacak kesinti hekimin toplam gelirinde çok büyük bir düşüşe
neden olacaktır. Bu bakımdan döner sermayeden yapılacak ek ödemeyle ilgili düzenlemeler
sağlık çalışanları için önemlidir.





Her
koşulda büyük bir özveriyle nitelikli sağlık hizmeti sunmak için önemli çaba
içinde olan sağlık çalışanları arasında ayrım yapılmaması ve çalışanların
motivasyonlarının bozulmaması için ivedilikle bütün sağlık çalışanlarına üç ay
süreyle tavandan ödeme yapılması sözü yerine getirilmeli; sonrasında da,
ivedilikle, koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen ve sağlık çalışanlarının
çalışma koşullarını iyileştiren yepyeni bir sağlık sistemi planlanmalıdır.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°