TTB'DEN MEB, YÖK, SB, SENDİKALARA ÇAĞRI: BU BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU, 'OKULLARI AÇIN'

TTB'DEN MEB, YÖK, SB, SENDİKALARA ÇAĞRI: BU BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU, 'OKULLARI AÇIN'

Su akar gider mi, her zaman öyle olmuyor, dünyanın birçok yeri susuzluktan kırılıyor, Marmara’da su akamıyor eskisi gibi, müsilaj yayılıyor. İnsan yerleşimlerinde borudan akacak su, bu suyun miktar ve kalitesi, suyun tahliyesi, kanalize edilmesi, arıtması… hepsi yine insanın bilinçli bilinçsiz müdahale ve taraf olmasına bağlı.

İnsanın toplumsal veya ortak yaşamına dair toplumsal, politik bir dokunuş olmayan hemen hemen bir şey sayılamaz; insan topluluklarına dair ne varsa, sonuçta aynı zamanda onların tutum alışları, tercihleri, müdahaleleri ile ilgili bulunuyor.

Sözü uzatmadan pandemiye, salgına dönersek, su akar gider mi bilinmez ama güneş takvimi işlemeye devam ediyor, hareket devam ediyor, ileri geri yönü bir yana, sonuçta bireysel, kolektif veya bütüncül düzeyde hareket devam ediyor; okulların tatile girmesi beklenirken, yeni dönemin açılmasına 1 ay gibi, 40 gün kadar bir süre kaldı.

GÖREVİ İHMAL: MEB, YÖK, SB OKULLARIN AÇILMASI İÇİN HANGİ HAZIRLIKLARI YAPIYOR?
Salgınla ilgili doğrudan sorumlu kurum ve kuruluşlar, bu kurumların yetkilileri ne yapıyor, bilemiyorum, var mıdır bir hazırlıkları, bilemiyorum, MEB, SB, YÖK ne yapar, yaptığı bir şeyler var mı, bilemiyorum. Birinci dereceden karar ve yürütmeden sorumlu tüm bu resmi kurumlar sınıfta kalmış durumda. Arada sadece ağustos kaldı. Salgın yeniden tırmanışta ve okulların üniversitelerin açılmasına yönelik herhangi ciddi bir hazırlık gözlemlenmiyor. Resmi kurum ve yetkililerin bu tutumu, en hafifinden yorumlansa, görevi ihmale dönüşmüş bulunuyor.

NEMA ‘MÜLK’ SAHİBİ KARAR VERİCİLERE, YÜK EN ALTTA ÇALIŞAN VE AİLELERE
Bir NEMA oldu mu Cumhurbaşkanlığında, YÖK’te, Bakanlıkta, yönetim kurullarında, ihalelerde, medyada… boy gösterenler çok farklılaşıyor, çıkar odakları, partiler, tarikatlar, çeteler boy boy sıraya giriyor, boy gösteriyor.

İşin yüküne gelince, diğer durumlarda veya salgında çok fark etmiyor, hastalıkta bütün pratik yük sağlık çalışanlarında. Okullar açılırsa bütün pratik yük öğretmen ve personelde olacak, öyle gözüküyor. Pratik yük ailelerde, anne babalarda.
Resmi kurumlarda oturanlar, toplumsal kaynakların büyük bölümüne el koyanlar zevküsefasında, halktan kim ne kadar duyarlı ise kendi el yordamı ile kendisine ve çocuklarına sahip çıkmaya çalışıyor.

TTB: ÇOCUKLARI MAHVETMENİN BAHANESİ OLAMAZ, EĞİTİM BİR HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR
Türkiye’de doğru düzgün süreci takip etmeye çalışan üstüne düşeni yapmaya çalışan ciddi kuruluşlar var mı, hepsini bilemiyorum, ama takip edebildiklerim arasında TTB; çocukların biyofizyolojik sağlıklarının yanı sıra kafa sağlığı, psişik ve sosyal sağlıkları ile ilgili, bunda eğitim ve okulun oynadığı rolle ilgili sürekli çağrıda bulunuyor:

“Türkiye, yaz aylarını yine çocuklarımız konusunda bedeli çok yüksek bir rehavet içinde geçiriyor. Öğrencilerin okula dönebilmesi için hiçbir hazırlık ve çalışma yapılmıyor. Geçtiğimiz 1.5 sene içinde çocuklarımıza yaşatılan bilişsel, fiziksel ve duygusal kayıpların telafisi için bütçe ayrılmıyor, müfredat oluşturulmuyor, planlama yapılmıyor. Söz konusu çocuklar iken, böylesi bir ihmalin bahanesi olamaz.” “Pandemi, uzun ve sonu belli olmayan bir süre boyunca eğitimi aksatmanın, ailelerin yaşamını sekteye uğratmanın ve en önemlisi çocuklarımızın geleceği ile oynamanın bahanesi olamaz. Pandemi, eğitimin önüne zorluklar koyuyorsa, o zorluklar aşılabilir ve aşılmalıdır. Okulların kapalı kalmasını savunmak, çocuklarımızın sağlığına değer verdiğimizin değil, eğitimlerine değer vermediğimizin göstergesidir. Bu bir kaynak sorunu değildir. Bu bir imkan sorunu değildir. Bu bir tercihtir.” “Bu bir tercihtir çünkü ilkokul öğrencilerinden daha fazla hastalık yayabildiği halde, sınavlara hazırlık nedeniyle önemli görülerek 8’inci ve 12’nci sınıflar açık tutulmuştur. Yani sınava girilmeyen yılların eğitim açısından önemsiz görüldüğü itiraf edilmiştir.”

TTB; daha önceki açıklamalarında yapılacakları tek tek saymıştı. Acil çağrıda bulunmaya devam ediyor: “Toplumun tüm kesimlerine sesleniyoruz. Salgın kadar, eğitim de bir halk sağlığı sorunudur. Bilimsel bulgular ışığında acilen gerçekçi ve güvenli eylem planı oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. (…) Okulları geleceğimiz için açalım. Okulları çocuklarımız için açalım.”

BİR HAZIRLIK YOK, BARİ AŞILAMALARI TAMAMLAYIN VE OKULLARI AÇIN
Yeni bulaşların yüzde 96’sının aşı olmayanlar arasında olduğuna dair Fransa açıklamada bulunuyor.

Benim gördüğüm, resmi kurum ve kuruluşlar, nema ve oy peşinde, okulların açılması için ortada somut bir hazırlık gözükmüyor. Geriye benim görebildiğim en hızlı ve acil önem, aşı kalıyor.
Yaz aylarında okulların, dersliklerin, kampüslerin, öğretmenlerin, personelin hazırlanması için yapılacak önemli hazırlıklar vardı, bunlar yapılmıyor. Madem hiçbir önlem alınmıyor, o halde, en azından, hemen bu haftadan başlayarak eylüle kadar tüm öğrencilerin aşıları tamamlansın, okullar ve üniversiteler açılsın.


Adnan Gümüş

26.07.2021 08:19:31

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI