TÜGVA’ya suç duyurusu
Manşet Haber 8.05.2015 11:26:25 0

TÜGVA’ya suç duyurusu

TÜGVA’ya suç duyurusu

egitim_sendikalariAdana’da Eğitim İş kolunda örgütlü sendikaların şube başkanları ve üyeleri TÜGVA’nın paneliyle ilgili suç duyurusunda bulundu.

Adana adliyesi önünde toplanan kitle “Sayın Müdür (Ceo) Tügva’nın Paneline Değil! Okulların Sorunlarına Çözüm Bul” pankartı açarak; basın açıklaması yaptı. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz, Eğitim İş Adana Şube Reha Ertekin, T. Eğitim Sen Adana 1 Nolu Şube Başkanı Selahattin Dolgun ve T. Eğitim Sen Adana 2 Nolu Şube Başkanı Kamil Köse yaptıkları ortak açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Kendini CEO olarak tanımlayan İl Milli Eğitim Müdürü uygulamalarıyla Eğitim ve Öğretimi Adana da bitirme noktasına getirmiştir. İddia ettiği gibi; eğitimde kara geçemeyen CEO,  Kendisini Adana’ya İl Milli Eğitim Müdürü olarak atayanlara karşı başarısızlıklarını AKP’nin siyasi etkinliklerine; Öğrenci, Öğretmen ve Okul İdarecilerinin katılımını sağlayarak af ettirmeye çalışması liyakattin önemini bir kez ortaya koymaktadır.

23 Aralık 2014 tarihinde Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş sendikaların şube başkanları ve sendikalarımızın avukatlarıyla Adana İl Milli Eğitim Müdürüne yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin ziyarette bulunarak taleplerimizi iletmiştik. Ancak İl Milli Eğitim Müdürü “Adana’da yargıçların yönetici atama yönetmeliğini okumadan karar verdiklerini, hukuku katlettiklerini”,  Milli Eğitimi özel bir işletmeye benzeterek “bizler kar etmek istiyoruz dolayısıyla çalışma arkadaşlarımızı biz belirleriz. Sizlerle nikâh kıymak, evlenmek istemiyoruz. Neden ısrarla bizimle çalışmak istiyorsunuz”. Bu cümleleri sarf eden sanki Adana gibi büyük metropolün İl Milli Eğitim Müdürü değil de, zarar eden ve işte atılma korkusu yaşayan bir işletme müdürünün davranışı gibidir.

Milli Eğitim Bakanına sesleniyoruz; İşletme Müdürü; Adana da Eğitim ve Öğretimi bitirme noktasına getirmiştir. Adanalı İşletme Müdürü değil, Milli Eğitim Müdürü istiyor.

Yaklaşık olarak 26 bin eğitim çalışanın İl Milli Eğitim Müdürü tarafsızlığını yitirmiş, siyaseten iktidara “Taraf olmayan bertaraf olur.”  dercesine geçmiş dönemlerle hesaplaşma, intikam alma duygusuyla davranıyor olması aslında son 13 yıldır toplumun muhalif kesimlerine uygulanan linç girişiminden başka bir şey değildir.

Hukuktan, pedagojiden, liyakatten yoksun, taraflı ve sığ değerlendirmeleriyle eğitimi de vicdanları yaralayan uygulamalara imza atmaktadır. Bu uygulamalardan kaynaklı yaşanan mağduriyetlerin sorumlusu; kanunsuz uygulamalarda imzası olan herkese aittir.

Kanun, yasa ve yönetmeliklere göre işlem yapması gereken Milli Eğitim Müdürü; İşletme Müdürlüğünden başarısız olunca AKP’nin İl Başkanı gibi davranması bizleri şaşırtmamıştır.

29.04.2015 tarihinde TÜGVA Adana İl Temsilcisi Gürkan ÖZKAYA’nın Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğüne 5 Mayıs 2015 tarihinde saat 13:00’da Sarıçam ilçesine bağlı Evliya Çelebi Mesleki Endüstri Anadolu Lisesinin Çok Amaçlı salonunda yapacakları ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ konulu panel için Adana merkez ilçelerimizde bulunan idareci ve öğretmenlere duyurulmak üzere verilen dilekçeye İl Milli Eğitim Müdürü hızla Merkez İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine 30.04.2015 tarih ve 4556102 yazılarıyla; Merkez İlçe Milli Eğitim Müdürleri ise 05.05.2015 tarihinde tüm okullara gönderdikleri yazılarla bu duyurunun idareci ve öğretmenlere yapılmasını istenmişlerdir.

TÜGVA bir sivil toplum örgütüdür. Elbette istediği siyasi partiyi destekleyebilir. İstediği paneli de yapabilir. Bizim itirazımız TÜGVA’nın paneline değildir. AKP’nin seçim bildirgesinde yer alan ‘Yeni Türkiye ve Başkanlık Sistemi’ konulu panele okullarımızın, idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin üzerinden AKP’ye siyasi rant sağlamaya yönelik İl Milli Eğitim Müdürünün kendine görev çıkarmasınadır. Üç gün önce; Eğitim Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş sendikaları olarak panele katılarak ihtirazlarımızı dile getirdik. İki gün öncede Çukurova Gazeteciler Cemiyetinden yaptığımız Basın Açıklamasından Adana İl Milli Eğitim Müdürüne sorduğumuz iki soruyu bugün yine soruyoruz.

•          Hangi yetkiye dayanarak bir siyasi partiye siyasi rant sağlamak için öğretmen ve idarecileri bu panele çağırdınız?

•          Ve yine hangi yetkiye dayanarak veli bilgisi ve izni olmadan ders saatleri içerisinde adı geçen okulun tüm öğrencilerini bu salona topladınız?

Yüksek Seçim Kurulunun, en son yapılan mahalli idareler seçimi öncesi almış olduğu 30.11.2013 tarih ve 554 nolu kararında “Mabetlerde, okullarda, kışla, karargâh, ordugâh gibi, askeri bina ve tesislerle askeri mahfillerde ve kamu hizmeti görülen diğer yerlerde kapalı yer toplantısı yapılamayacağına (298/51-son)” hükmetmiştir.

Bu gerekçeyle, Adana’da Eğitim İş kolunda örgütlü sendikaların şube başkanları olarak bugün burada ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunacağız.

Bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.” Dedi grup daha sonra suç duyurusunda bulunmak için adliye binasına girdi.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°