TURANBAYBURT: SEYHANSPOR, YENİ ADANA GİBİ KUVAYI MİLLİYE RUHUYLA YAŞAM BULMUŞTUR
Manşet Haber 31.10.2022 21:36:23 0

TURANBAYBURT: SEYHANSPOR, YENİ ADANA GİBİ KUVAYI MİLLİYE RUHUYLA YAŞAM BULMUŞTUR

TURANBAYBURT: SEYHANSPOR, YENİ ADANA GİBİ KUVAYI MİLLİYE RUHUYLA YAŞAM BULMUŞTUR






Seyhanspor Başkanı Turanbayburt, Yeni Adana Gazetesi’ni ziyaret ederek, 'Seyhanspor’u yaşatmak her Adanalının görevi olmalıdır. Seyhanspor’un, işgal yıllarında cepheden cepheye haber ulaştırmak üzere Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle 25 Aralık 1918’de Yeni Adana Gazetesini çıkarmaya başlayan Ahmet Remzi Yüregir’in başkanlığında kurulmuştur” dedi.





Kurtuluş yıllarında ülke savunması için Kuvayı Milliye ruhuyla yaşam bulan Seyhanspor'un Başkanı Zekeriya Turanbayburt, Yeni Adana Gazetesi ziyaretinde YAzıişleri Müdürü Vahit Şahin ile sohbet etti.





Ziyarette, Seyhanspor’un ilk başkanının Yeni Adana Gazetesi Kurucusu Ahmet Remzi Yüreğir’in olduğunu ifade eden Seyhanspor Başkanı Zekeriya Turan Bayburt, “Seyhanspor’un tarihinde Kurtuluş yıllarında ülke savunması için Kuvayı Milliye ruhuyla yaşam bulan Seyhanspor’un başarıları, kupaları, başkanları, futbolcuları, yöneticileri ve antrenörlerinin yanı sıra Adana üzerinde emelleri olan emperyalistlere karşı verdiği amansız mücadelesi vardır” diye konuştu.





Kulüp Başkanı Zekeriya Turanbayburt, Seyhanspor’un, işgal yıllarında cepheden cepheye haber ulaştırmak üzere Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle 25 Aralık 1918’de Yeni Adana Gazetesini çıkarmaya başlayan Ahmet Remzi Yüregir’in başkanlığında kurulmuştur. Seyhanspor sadece bir spor kulübü olarak görülemez. Seyhanspor mazisi, tarihe altın harflerle not düşülmüş onurlarla doludur. Sayısız başarılara imza atmış, müzesi kupalarla dolu kulübümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması için mücadele etmiş, uğraş vermiş, gönüllüler ordusuyla halkını savunmuş bir değerdir. Tüm bu değerleri önce Adanalıların ardından tüm Türkiye’nin takdirine ve beğenisine sunmak için belgesel film hazırlığımıza devam ediyoruz. Kurtuluş tarihimizi ve günümüzdeki Seyhanspor’u geçmişten geleceğe ışık tutan yapısıyla beyaz perde aracılığıyla halkımıza sunacak olmanın heyecanını yaşıyoruz” dedi.





Ahmet Remzi Yüregir’in milli mücadele döneminde ilk olarak Türk Ocağı adıyla kurduğu, ardından dayanışma ruhunun spora dönüştürüldüğü Seyhanspor’un Adana için tarihi değere sahip olduğunu hatırlatan Turanbayburt, “Seyhanspor, Ahmet Remzi Yüregir’le birlikte Rıza Salih Saray, Huriye Saray, Erdoğan Meto, Remzi Çomu, Çoban Yurtçu ve Osman Yereşen gibi Adana’nın önemli isimlerinin başkanlık yaptığı bir spor kulübüdür. Seyhanspor’u yaşatmak her Adanalının görevi olmalıdır” dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°