Turizmcilere sertifika
Manşet Haber 10.04.2016 21:24:17 0

Turizmcilere sertifika

Turizmcilere sertifika

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Adana Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) ile Çukurova Kalkınma Ajansı’nın (ÇKA) işbirliği ile Adana’daki turizmcilere ‘’Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya’’ eğitimi verilditursab_sertifika (3)

TÜRSAB Adana BYK ile  ÇKA tarafından düzenlenen 4-8 Nisan tarihleri arasında düzenlenen seminere katılanlara Şirin Park Otel de düzenlenen törenle sertifika verildi. TÜRSAB  Adana BYK Başkanı Murat Şirin, törende, semineri,  turizm seyahat acentalarının pazarlama ve satış faaliyetlerini daha etkin kılmak, amaçlarına en etkili şekilde ulaşmalarını sağlamak, firma kârlılığını ve müşteri mutluluğunu sağlamaya yönelik stratejiler geliştirmeleri yönünde bilinçlenme yaparak ve alışkanlık kazandırmak amacıyla düzenlediklerini söyledi.tursab_sertifika (2)

Seminerde katılımcılara dijital dönüşüm marka ve sosyal medya pazarlama olmak üzere 2 bölümde eğitim verildiğini belirten Şirin, ‘’Dijitalin ortaya çıkışından başlayarak bu alandaki kullanılan Google,web siteleri,e-marketing ve diğer araçlar sosyal medya alanındaki teknolojik gelişmeler uzmanlar tarafından katılımcılara anlatıldı’’ dedi.tursab_sertifika

Şirin’in, konuşmasının ardından ÇKA Genel Sekreteri Dr. Lütfi Altunsu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Sabri Tari, tarafından seminere katılanlara sertifika verildi.tursab_sertifika (1)

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°