Manşet Haber 18.07.2016 00:33:48 0

'Türkiye nereye gidiyor?'

'Türkiye nereye gidiyor?'

Darbe girişimi sonrası yüksek yargı mensuplarını da kapsayan tasfiye operasyonu başladı.140 Yargıtay, 48 Danıştay üyesi hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. 2 bin 745 adli, idari hakim ve savcı hakkında gözaltı kararı çıktı.

Adana Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, yaptığı yazılı açıklamada, 15 Temmuz 2016 günü gerçekleştirilmek istenen ancak başarısız olan darbe girişiminde 265 yurttaşımız yaşamını yitirirken, 1440 yurttaşımız ise yaralandığını, bastırılan darbe girişiminde kaos ve kargaşa devam etmiş, ülke genelinde istenmeyen olaylar yaşandığını anımsattı.

Av. Çıtırık, demokrasiye sahip çıkılması konusunda yurttaşlarımız sokağa, meydanlara çıkarken teslim olan askerlere yönelik şiddet içeren saldırıların toplumda rahatsızlık uyandırdığını, ayrıca ibadet ve inancı yaşama yeri olan camilerden sürekli selalar okunup, yurttaşın sokağa çağrılması da doğru olmadığını savundu.

“İBADET YERLERİ SİYASETE ALET EDİLDİ”

Av. Çıtırık, “Sosyal medyanın ve cep telefonunda SMS'in bu kadar yaygın olduğu bir dönemde ibadet yerlerinin siyasete alet edilmesini kınamaktayız”dedi.

“TASFİYELER HUKUKSUZ”

Av. Çıtırık, sözlerine şöyle devam etti:

“Dün yaptığımız açıklamada siyasi iktidarın toplumsal huzur ve barış ortamının sağlanmasında,ifade ve basın özgürlüğünün işletilmesinde,demokrasi standartlarının yükseltilmesinde, farklılıklara tahammül ve hoşgörüde görev ve sorumlulukları daha da artmış, hukukla bağlı kalarak yönetim sergilemek zorunluluğunun daha da belirgin hale geldiğini, darbe girişimcileri ile hesaplaşma adı altında muhalif kesimlere, farklılıklara, toplumsal muhalefete, kişi ve kurumlara yönelik tasfiyeye girişilmemesini, cadı avına çıkılmamasını, bu yanlıştan uzak durulmasını dile getirmiştik.
Dün darbe girişiminin bastırılmasının ardından HSYK olağanüstü toplanmış, 2745 hakim ve savcının açığa alınmasına karar verilmiş, dört Hsyk üyesi azledilerek , gözaltına alınmıştır. Yargıtay'dan 140, Danıştay'dan 48, Sayıştay 'dan 11 üye hakkında yakalama kararı çıkartılırken, Anayasa Mahkemesinin iki üyesi ve yüzlerce hakim ve savcı gözaltına alınmıştır. Hakim ve savcılar hakkında açığa alma ve gözaltılarda izlenmesi gereken yöntemler izlenmemiştir. Ayrıca hakim ve savcıların başarısız darbe girişimi ile hangi bağlarının olduğu, hangi kanıtların toparlandığı, haklarında devam eden bir soruşturma olup olmadığı belli değilken ülkedeki hakim ve savcı sayısının 1/4'ne karşılık gelen bir sayıda tasfiyenin gerçekleştirilmesi büyük bir hukuksuzluk örneğidir”

Av. Çıtırık, Adana Baro Başkanlığı olarak darbelerin, darbe girişimlerinin her zaman karşısında olduğuklarını, demokrasinin ve hukuk devletinin işletilmesi gerektiğini net ve kararlı bir şekilde ifade ettiklerini ve etmeye de devam edeceklerine vurgu yaptı.

“SİYASİ İKTİDAR DA HUKUKA BAĞLI KALMALI”

“Darbe dönemlerinde önce hukuk askıya alınır ve hukuksuzluk meşrulaştırılır” şeklinde görüşünü belirten Av. Çıtırık, “Darbe girişimcileri adil yargılanma ilkesi içinde kalınarak hak ettikleri cezayı almalıdırlar, bunu canı gönülden dilemekteyiz. Ancak darbecilerle hesaplaşma altında, yurttaş zaten sokak ve meydanlarda iken hukuksuzluk örneklerini sergilemeyi doğru bulmadığımızı, siyasi iktidarın hukukla bağlı kalmasını, açıklık, hesap verilebilirlik ve denetlenebilirlik ilkeleri içerisinde eylem ve işlemlerinin hukuka ve yargısal denetime uygun olmalıdır” dedi

“İDAMA KARŞIYIZ”

Av. Çıtırık, ayrıca olaylar sonrasında yüksek sesle dile getirilen ve siyasilerin de açık kapı bıraktıkları idam cezasının yeniden getirilmesi konusundaki açıklamalar son derece tehlikeli gelişmeler olduğuna dikkat çekti.

Av. Çıtırık, “İdam cezası ; suçluyu ıslah eden, onu yeniden topluma kazandırmayı sağlayabilecek olan bir ceza değil, öç alma sistemidir. Ülkemizde 2004 değişiklikleri ile idam cezası, tüm suçlar için kaldırılmıştır ve idam cezasını her koşulda mutlak olarak kaldıran AİHS 'nin 13 Numaralı ek Protokolünü 2006 'da onaylamış Avrupa Konseyi ülkesidir, bu gerçeklikler unutulmamalıdır. Düşman hukuku ile değil , düşmanıma da hukuk anlayışı hakim kılınmalıdır.” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°