TÜRKİYE-RUSYA MI, ERDOĞAN-PUTİN KRİZİ Mİ?

TÜRKİYE-RUSYA MI, ERDOĞAN-PUTİN KRİZİ Mİ?

Uluslararası Avrasya Ekonomileri Konferansı için 9-11 Eylül 2015 tarihlerinde Rusya Federasyonu Tataristan Özerk Cumhuriyeti başkenti Kazan'da bulundum. Bildirimin konusu Nükleer Enerji konusunda Rusya Tercihinin doğru olup olmadığına dönüktü. Teknolojik, ekonomik açılardan incelemelerden sonra sonuç bölümünde birde olayın farklı açısına değinmiştim. Sunumun en sonunda ise herkesin geliştiğini söylediği Türkiye ve Rusya ilişkilerinin siyasi gelişmeler sonucunda bir gerginliğe dönüşebileceğini ifadeye çalışmıştım.

Bildirinin sonuç kısmında söylediğim sözler şunlardı. 'Ekonomik açıdan maliyetli, teknik açıdan henüz yeterli düzeyde test edilmemiş bir teknolojinin kullanımı konusunda Türkiye’nin tercihte bulunmasının üçüncü nedeni Türkiye ile Rusya arasında Stratejik bir işbirliği olabilir mi sorusu sorulmalıdır. İki ülke arasında iç sorunlara dışarıdan bakış konusunda ciddi farklılıklar vardır. Türkiye Rusya’nın Kürt sorununa bakışından Rusya ise Çeçenistan olayına Türkiye’nin yaklaşımından mutlu görünmüyorlar.  Bunu yanında özellikle son 3 yıldır Suriye sorununda taraflar adeta farklı görüşleri temsil etmektedir. Ortadoğu politikalarında bariz farklılıklar görülmektedir ve karşı karşıya gelmeleri ciddi bir olasılıktır. Boğazlar konusu iki ülke arasında tarihsel bir konu olarak durmaktadır. Genel olarak bakıldığında iki ülkenin siyasi arenada benzer söylem ve davranışlar sergilediğini ve uyum içinde olduklarını söylemek oldukça güç görünmektedir.'

Eylül’den Kasım’a fazla zaman geçmeden o gün geldi ve taraflar Suriye meselesinde beklediğim üzere karşı karşıya geldiler. Bunun birinci nedeni Türkiye sınırında kolay geçiş olanakları bulan IŞID ve Rusya Federasyonu içinde yer alan Rusya vatandaşı sıfatı taşıyan kökten dinci gruplar ve Çeçen savaşçıların Türkiye sınırı üzerinden Suriye'ye kolay geçişleri ve sınıra yakın bölgelere yerleşmesiydi.  Rusya buna müsaade etmeyecekti. Rusya’ya göre bu bölgedeki teröristler eğer bu bölgede imha edilmez ise sonuçta bunların yaratacakları terör er ya da geç kendi sınırları içerisine taşınacaktı. Ancak bu kez de Türkiye sınırına yakın bir operasyon yapılması durumunda bu durum iki ülke arasında kaçınılmaz bir gerginlik yaratacaktı.

İkinci olarak Rusya baştan beri Türkiye’nin Suriye ve IŞID konusunda Esat yönetimine olan mezhepsel düşmanlığının etkisi ile kökten dinci gruplara destek verdiğini düşünüyor.  Putin’in “mevcut yönetim Türkiye’yi İslamlaştırıyor” eleştirisi aslında Türkiye’nin kökten dinci İŞID terör örgütüne destek verdiği anlamında bir eleştiriydi.  Rusya Türkiye sınırından kontrolsüzlük nedeniyle IŞID’in kolayca silah temin ettiği, lojistik destek aldığı,  tedavilerinin yapıldığı ve başka ülkelerden gelen kişiler Lübnan ile beraber önemli geçiş noktası olduğunu düşünüyordu ve mutlaka bunun engellenmesi gerektiği konusunda ısrarla üzerinde duruyordu. Rusya’nın uzun süredir perde arkasında ifade etmeye çalıştığı ve bu krizden sonra daha açık dile getireceği diğer bir konuda İŞİD kontrolü altındaki bölgelerde çıkarılan petrolün satışında Türkiye’nin rolü olduğu savıdır. Ekonomik ilişki ve çıkarların ortak olduğunda görmezden gelinen pek çok konu bundan sonraki süreçte uluslararası arena ’da Rusya tarafından dile getirilecektir.

İki taraf arasındaki soğukluk yeni bir olay değil. Rusya’nın Ermeni soykırımı konusundaki girişimi sonrası gerilen hava Azerbaycan’da düzenlenen 1.Avrupa oyunlarında Putin ve Erdoğan görüşmesinde yerini yumuşak bir havaya bırakacağı beklenirken o gün görüşmede diplomasi açısından çok kaba kabul edilebilecek olaylar yaşandı.  Erdoğan görüşme ’ye geldiğinde Putin’in gelmediği ve hatta otelinde dinlendiği ortaya çıktı. Erdoğan odayı terk etti geri döndüğünde Putin hala yoktu ve 3 dakika sonra salona girdiğinde Putin bir şey olmamış gibi davandı. Avrupa Oyunlarının açılışına Avrupalı liderlerin gelmemesini Erdoğan eleştirince Putin Türkiye Avrupa’yı temsil etti gibi alaycı bir tavırla yanıt verdi.

G20 Zirvesinde Putin Erdoğan görüşmesinde Türk tarafı görüşmeye Enerji ve Dışişleri Bakanlarının yanı sıra Mit Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşmeye girdi. Rusya tarafından da sadece Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bulunuyordu. Diplomatik açıdan pek uygun olmayan bu eşleşmenin ardında Rusya tarafının Suriye’deki İŞİD’le ilgili sorularının muhatabı MİT müsteşarı olduğu kanısı güçlenmişti. Zirvede bir yandan 15 Aralık'ta Rusya'da yeni görüşme yapılması karara bağlanmışken Putin’in G-20 Zirvesinde isim vermeden  'IŞİD, 40 ülkeden finansal destek alıyor. Bunlar arasında G-20 üyesi ülkeler de var' ifadesi zirvede soğuk havalar estirdi.  Putin ile Obama görüşmesinin sadece 20 dakika sürmesi ve sonrasında açıklamalara yansıyan soğukluk Putin’in Amerika ve Türkiye eksenini hedef aldığı söylentilerini artırdı.

İpleri koparan olay ise Türkiye’nin angajman kurallarına uymadığı gerekçesi ile Rusya uçağını düşürmesi ile oldu.  Türkiye tarafından çelişkili açıklamalar geldi. Erdoğan'ın 'Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranırdık' sözlerine karşılık Putin 'bilmemeleri mümkün değil dedi ve  'dost kabul ettiğimiz bir ülkenin ihaneti' diye tanımlama yaptı.  Putin’in Erdoğan iktidarını Türkiye’yi aşırı İslami akımların etkisine soktuğu eleştirisine Erdoğan nüfusun %90’nın Müslüman olduğu ülkede tabi İslami olacağı cevabı geldi.

Her iki liderde ülkesinde geniş bir desteğe sahip olsa da dünya kamuoyu nezdinde insan hakları, demokrasi, basın özgürlüğü karneleri oldukça zayıf.    İki liderin benzer tarafları var. Bunların en başında iktidarlarının sürekliliği için en sert yollara başvurabilmeleri ve demokrasiye olan eksik inançları. Her ikisi de elit kesimlere karşı sert ve tepkisel. Batı dünyasına karşı duydukları derin nefret bulunuyor. İnatçı ve baskın kişilikleri zaman zaman rasyonel davranmalarını engelliyor.  Zaman zamanda sürpriz çıkışlarla şaşırtmayı seviyorlar. Ancak İsrail ile yaşanan “One Minute” krizinin halen tam anlamı ile çözülmemesi bile Türkiye Rusya ilişkilerindeki sorunların sanıldığından uzun sürebileceğini düşündürtmektedir.

İki tarafın restleşmesi bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Diplomatik kanallar iki liderin tavırları nedeniyle uzunca bir süre çaresiz kalabilirler. Putin, Erdoğan’a göre uluslararası satranç hamlelerinde bir adım daha önde görünürken bu oyunun ekonomik açıdan kaybedeni Türkiye olacağı söylenebilir. Siyasi açıdan kazanan ise çok taraflı Ortadoğu bataklığında her iki ülkede olmayabilir.  Ancak bu gerilimin siyasi açıdan Türkiye –ABD eksenine karşı Suriye-Rusya ekseninde kutuplaşma getirmesi olasıdır. Bu ise tezkere olayında raydan çıkan Türkiye Amerika ilişkilerinin uzunca bir süre sonra Amerika’nın arzu ettiği koşullarda yeniden raya oturtulması ile sonuçlanabilir.   Ancak bölgede çok taraflı çıkarlar ittifakların sıklıkla değişmesi sonucunu da doğurursa buna kimse şaşırmamalıdır. Bu ittifaklar kalıcı olmayıp taraflardan biri kendini tek başına bulurken diğer taraf 3’lü ittifaka dönüşebilir.  Bu kriz doğru yönetilirse ülkeler arasında diplomasi soruna bir çözüm üretir ancak sorun iki liderin egoları ile yönetilirse daha çok ilginç gelişmeler görmemiz olasıdır.

İsmail GÜNEŞ

28.11.2015 01:21:13

YAZARLAR


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI