TÜTÜN ÜRETİMİ YÜZDE 200, ÇİFTÇİ SAYISI YÜZDE 600 DÜŞTÜ
Manşet Haber 29.01.2023 08:34:49 0

TÜTÜN ÜRETİMİ YÜZDE 200, ÇİFTÇİ SAYISI YÜZDE 600 DÜŞTÜ

TÜTÜN ÜRETİMİ YÜZDE 200, ÇİFTÇİ SAYISI YÜZDE 600 DÜŞTÜ






CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Meclis Genel Kurulu’nda söz olarak, ülkemiz için stratejik bir ürün olan tütün üretiminde yaşanan sorunlar ve bu sorunların neden olduğu dışa bağımlılıkla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 









AKP iktidarının aralarında tütünün de bulunduğu stratejik ürünlerde büyük engeller yarattığını söyleyen Gürer, bu durumun sonucu olarak da yabancı tekellere ülkemizin boyun eğmek zorunda kaldığını belirtti. 





Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tütün üretiminde yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacıyla TBMM Genel Kurulu’nda söz aldı. 





Tütün üretiminde yaşanan sorunu, ülkemiz tarımına vurulan bir darbe olarak nitelendiren Ö.Fethi Gürer, “Şeker pancarı, tütün, pamuk, çay stratejik ürünlerdir; ekim alanları, üretici, çiftçi sayıları, üretimleriyle ilgili ülkemizin, tarımın lokomotif ürünleriydi. Yirmi yıllık AKP iktidarları, tarımın stratejik ürünlerine de büyük engeller yarattı; yabancı tekellere boyun eğildi, tarım adım adım ithalatçı bir sürece savruldu, ülke kendi kendine yeter olmaktan çıkarıldı, 21 üründe arz açığı oluşturuldu” dedi.





 Tütünün, cumhuriyet süresince başlı başına tarımdaki dönüşümün simgesi olduğuna değinen CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Cumhuriyet öncesi 'Tütün Rejisi' adıyla bir tür kapitülasyon olarak yabancı sermayenin denetiminde olan tütün sektörünün, cumhuriyet sonrası ekonomi ve istihdamda önemli bir yer tuttuğunu, cumhuriyetin ilk yıllarında, Türkiye'nin toplam dış satım gelirinin yüzde 40'ını tütünün oluşturduğunu anlattı.





2002 yılında çıkarılan 4733 sayılı Tütün Kanunu'yla tütünde adım adım geriye gidiş başladığını kaydeden Ömer Fethi Gürer,  tütünde destekleme alımlarına son verildiğini, tütün üretici sayısı düşerken tütün üretim miktarı da azaldığını anımsattı. 





Gürer, tütün fiyatlarında artan girdi maliyetleri karşısında üreticinin üretimden vazgeçme noktasına sürüklendiğini, sözleşmeli üretimin ise tüketici için mağduriyet yarattığını belirtti. 





TÜTÜNDE SERBEST PİYASA 





Düşük kapasiteli ve yerli tütünden imal edilecek sigaraların imalatlarının önü kesilip pazarın çok uluslu şirketlere teslim edildiğini ifade eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Süreçte tütün ihracatı yapan ülkemiz artık dış alımcı konuma getirildi. 'Tütünde serbest piyasa şartları oluşacak, geliriniz daha çok artacak.' diyen propagandaların içi boş çıktı, olan çiftçiye oldu” değerlendirmesinde bulurdu. 





YABANCI MARKALAR CİRİT ATIYOR 





Dünya sektöründe önemli ve etkin olan çok uluslu şirketlerin ülkemizi yol geçen hanına çevirdiğini söyleyen Ömer Fethi Gürer, “ Tütün bahane, çok uluslu şirketlerin kazancı ise şahane arttı. Yerli, millî sigaralar yok olurken yabancı markalar sigaralarda piyasayı ele geçirdi. Samsun, Birinci, Bafra, Yaka, Tokat, 2001 sigara markaları yok oldu; yabancı markalar Türkiye'nin her tarafında satılır noktaya geldi. Kafayı tek tütüne takan iktidar vergi, ceza, baskı yoluna da gitti; amaç sağlık olsa yabancı tekeller neden farklı markalarla cirit atıyor? 'Sigarayla mücadele' diyerek ülke tütünüyle mücadeleye geçildi. Sigara sağlığa zararlı ancak insan sağlığına zararlı olan her şeyle iktidar neden böyle mücadele etmiyor? 'Minareyi çalan kılıfını hazırlar.' atasözünü burada anmak istiyorum” dedi.





SENTETİK ŞURUP DA SAĞLIĞA ZARARLI 





AKP’nin, alkol ve özellikle tütünle mücadele ettiğini söyleyip tütün ürünleri ve alkol vergilerini artırdığını söyleyen  Ö.Fethi Gürer, “İnsan için yalnız alkol, sigara öldüren, sağlığı bozan olsa çok haklılar da her zararlı olana niye gerekli tepkiyi göstermiyorlar? Örneğin, bilim insanları nişasta bazlı şurubun, sentetik tatlandırıcının sağlığa zararlı olduğunu söylüyorlar ama bunlar ülkemize AKP döneminde giriş yaptı. GDO'lu yemlerle hayvanlar besleniyor, onların olumsuz etkisinin ne olduğu konusunda hâlâ bir bilimsel açıklama raporu sunulmuyor. Asbestli su boruları değiştirilmiyor, insanların oradan su içmesine göz yumuluyor. Önemli tarım bölgelerinde, derelerde canlı yetişmiyor, onlarla tarım alanları sulanıyor. Bu konularda ise gereği yapılmıyor” diye konuştu. 





ÇİFTÇİ SAYISI 405 BİNDEN 60 BİNE GERİLEDİ 





2002 yılında 405.882 olan tütün üreticisi sayısının 60 binlere gerilediğini, 2008 yılında TEKEL'in özelleştirilmesiyle tütün alımının sona erdirildiğini belirten Gürer, o günden bu yana tütün üreticileriyle ilgili düzenlemelerin de hep çiftçinin aleyhine gerçekleştiğini anlattı.  





2020’DE 16 MİLYAR LİRALIK ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ 





İnsan sağlığını zararlı olan alkol ve sigaradan en çok fayda sağlayan iktidarın, alkolde ve sigarada vergi artırımına gittiğini belirten Gürer, “2019 yılında 14 milyar 7 milyon, 2020 yılında 16 milyar 5 milyon özel tüketim vergisi alınıp kamudakilere maaş olarak dağıtılmış yani sigaradan, alkolden vergi alıyorsunuz ama ondan elde ettiğiniz geliri de çalışanların maaşları olarak dağıtımını sürdürüyorsunuz; bu ne yaman çelişki? Yani bir yerde bitirme noktasında olduğunuz üründen, mücadele ettiğinizi söylediğiniz konuda sağladığınız vergi de hazineye önemli bir gelir olarak giriyor” şeklinde konuştu.  Gürer, “Çiftçi ve üretici için tütünle ilgili yapılması gereken destekler yerine, onlara köstek olunuyor ve üretim ne yazık ki ülkemizde geriye düşürülüyor” dedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°