TUZ TÜKETİMİNİ 5 ADIMDA AZALTIN
GÜNCEL 14.03.2018 01:58:25 0

TUZ TÜKETİMİNİ 5 ADIMDA AZALTIN

TUZ TÜKETİMİNİ 5 ADIMDA AZALTIN

Vücut, sodyum ve klor elementlerinden oluşan tuza belirli ölçülerde ihtiyaç duyuyor. Ancak fazla tuz tüketiminin, en az sigara kadar zararlı olduğu biliniyor. Yemeklere lezzet kattığı düşünülen tuz, pek çok önemli hastalığa zemin hazırlayabiliyor. Günlük beslenme düzeninde tuzu bir gram kadar azaltmak; felçten % 5, kalp krizinden ise %3 oranında korunmak anlamına geliyor. Memorial Antalya Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Tülay Kadıoğlu, doğru tuz tüketimi hakkında bilgi verdi.
Günlük tüketilmesi gereken tuz miktarı 5 gr iken, ülkemizde kişi başına 18 gram tüketilmektedir. Tuz tüketimi öncelikle tansiyonu yükseltir, damarlardaki basıncı artırır. Tansiyon yüksekliği de böbreklere, aynı zamanda böbreğin yapısına zarar verir. Böbrekler, vücudun tuz ve su dengesini ayar. Yani vücutta fazla su olduğu zaman onların atılmasına yardımcı olur. Ayrıca potasyum-sodyum denilen tuzların vücuttan uzaklaştırılması ya da gerekli olan kıskın tutulumunu sağlar. Fazla tuz tüketilmesi, vücutta aşırı su tutulumuna neden olduğundan, bu durum böbreklere aşırı yük binmesine neden olur. Böbreklerin çalışma fonksiyonu bozulduğunda, böbrek yetmezliği ortaya çıkar.
Gizli tuz kaynaklarına dikkat!
Tuz bir noktaya kadar vücut için gerekli ve yararlı bir kaynaktır. Özellikle iyotlu tuz, guatr hastalığı oluşmasını engellemek açısından oldukça değerlidir. Burada önemli olan, tuz miktarının günlük ihtiyaca göre ayarlanmasıdır. Tuz; vücuda sadece sofra tuzuyla alınabileceği gibi, birçok gizli tuz içeren besinlerden de karşılanabilir. Özellikle tuzlu peynir ve zeytinler, salamura edilmiş yiyecekler (balık, turşu, asma yaprağı vb.), salça, kuruyemiş, işlenmiş paketli yiyecekler (sodyum glutamat içerikleri nedeniyle yoğun miktarda tuz içermektedir.
Hipertansiyon hastaları tuzu dikkatli kullanmalı
Fazla tuz tüketimi ile ilgili bilinen en yaygın hastalık hipertansiyondur. Hipertansiyon vücuttaki kan basıncı değerinin 140/90 mmhg üzerinde olmasıyla kendini gösterir. Hipertansiyon hastaları, ilaçlarını düzenli kullansa bile tuz tüketimi yine de kısıtlanmalıdır. Tuz tüketimi, vücutta su tutulumuna ve buna bağlı olarak ödeme yol açar. Ödem, herhangi sağlık sorunu olmayan kişilerde görülebileceği gibi kalp yetmezliği hipotiroidi gibi durumlarda da ortaya çıkabilir.
Tuz tüketimini azaltmak için…
• Sofradan tuzu kaldırın: Son yıllarda restoranlarda masalardan tuzlukların kaldırılmasıyla, tuz tüketiminin azaltılması amaçlanmıştır. Bu sayede tüketimin %15 azaldığı tespit edilmiştir. Evde de aynı şekilde masada tuz bulundurmamak, yemeklerin tadına bakmadan tuz atma alışkanlığının da önüne geçecektir.
• Baharat kullanın: Kekik, taze nane, fesleğen, maydanoz gibi tat verme özelliği olan baharatlar yemeklere aroma vereceği için tuz ihtiyacınızı azaltacaktır.
• Gizli tuz kaynaklarından kaçının: Tuzlu peynir, zeytin, salamura yiyecekler, turşu, kuruyemişler gibi içeriğinde yoğun tuz bulunan yiyecekler ölçülü oranda tüketilmelidir.
• Paketli gıdalara dikkat edin: Paketlenmiş gıdalarda, raf ömrünü uzatmak amacıyla kullanılan “sodyum glutamat” vücutta tuz olarak işlenmektedir. Bu nedenle paketli gıdaların sınırlı tüketimi ya da hiç tüketilmemesi önerilmektedir.
• Sodaya dikkat: Maden suları yoğun mineral içeren sulardır. Günlük 1-2 adet tüketimi oldukça faydadır. Fakat özellikle yaz aylarında serinlemek için su yerine çok sayıda soda içilmesi, içeriğindeki sodyum nedeniyle vücut için zararlı olabilir.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°