ÜLKEDE EN BÜYÜK SORUN 'SINIFSAL DÜŞMANLIK' !

ÜLKEDE EN BÜYÜK SORUN 'SINIFSAL DÜŞMANLIK' !

Öyle Ata sözlerimiz var ki, tam sınıf düşmanlığının örnek göstergesi.

'Davul bile dengi dengine'
Haline bakmaz hasan dağına oduna gider. Haddinden fazla sınıf ayrımını gösteren kelimelere rastlamak mümkün.
Şimdi,
Ülkede kadınla, erkeği ayırmaya kalkan bir zihniyet var. İşin garip yanı yıllarca kendilerine sınıf ayrımı yapıldığını söyleyen gurup, bu gün kendileri ayrım yapıyor.
Dünya güçlünün, güçsüzü ezdiği bir ortam olarak karşımıza çıkıyor.
Bununda tek nedeni, kendi sınırlarını yaratıp o sınıfı 'elit' bir tabaka olarak yaşamasını sağlamaktır amaç.
Adına ne derseniz deyin, zalimce bir Dünya fotoğrafı çıkar karşımıza.
Ne zaman para icat oldu mertlik bozuldu! derler.
İnsanlar insanlığın ne olduğunu unuttular, Allah’ı, kitabı para olan insanlar, hem çalıp hem kendilerine sınıf yarattılar. Fakirlerle aynı mahallede yaşamak istemiyorlar, aynı mekanda yemek yemek istemiyorlar. Bu sınıf olsa, olsa hırsızlık sınıfı olur. Bu hırsızlık damgası onlara koymuyor, çünkü günü yaşayıp insanların omzuna basıyorlar.
'Adaletin bumu Dünya' demezler mi?
İnsanları ayırmışlar, ister inanır, ister inanmaz, ister oruç tutar, ister tutmaz size ne, insan yahu, insan. Günümüzde hırsıza hırsız diyemiyoruz, Fakat, hırsız bizi yargılar olmuş.
Kendi ülkende güzel kıyıları görmeye gidemiyorsun senin yerine gavur dediğin dinen lanetlediğin adam tadını çıkarıyor. Bu nasıl bir sınıfsal ayrımdır ki, sen 100 km öteye otobüs parası bulamayıp gedemezken elin adamı 2.500 km den geliyor, hayatın zevkini yaşamak için.
Sanırım birileri bizi kandırıyor, sadece şükredin diyerek kendileri şan, şöhret içinde kendi sınıfların içine almamak için çaba sarf ediyorlar. Size din, iman, onlara şan, şöhret güzel yaşam. Hani bir slogan var ya, kısa çöp, uzun çöpten hakkını alacak diye, alacak mı sizce? Kimi Dini kullanır, kimi siyaseti kullanır zengin olur. Fakat hepsinin ortak noktası gariban sınıfın emeğini çalarak, üstün sınıf olarak kendilerini addederler.

Süleyman YALÇIN

16.08.2022 14:27:39

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI