ÜLKEMİZİN DEĞERLERİNİ ÖNSEMEK...

ÜLKEMİZİN DEĞERLERİNİ ÖNSEMEK...

Ülkemizin değerlerini önemsemek…



Enflasyon nedir?

Enflasyon denildiği gibi ‘faizlerin’ bir sonucu mudur?

Faizlerin düşürülmesi ile ‘enflasyon’ sorunu çözülebilir mi?

Enflasyonun başka ‘etkenleri’ olduğundan söz etmek olası mı?

Sorgulayalım…

***

Pazarda, markette bir ay önce sorup-öğrendiğimiz fiyatlarla, bugün sorup-öğrendiğimiz fiyatları karşılaştırmamız bunun yanıtını verecektir.

Cebinizdeki yüz lira ile çıktığınız alış-verişten, bir ay öncesi ile karşılaştırmasını yaptığınızda; cebinizdeki kalan paranızın aynı mı, azaldı mı, çoğaldı mı sorusuna vereceğiniz yanıt ‘aylık enflasyonunuz’ olarak bilinir.

Eğer belirli bir aylıkla çalışan biriyseniz, gereksinmelerinizi bu ay karşılayabiliyorsanız, ‘enflasyon’ denilen olgu karşısında her ay gereksinmenizin bir bölümünden ‘vaz geçmek’ zorundasınız…

Yüz lira ile on kilo ürün alırken, bugün dokuzbuçuk kilo alabilmektir…

Teorik olarak enflasyon artışı ‘mallarda, hizmetlerde oluşan sürekli artış’ olarak tanımlanıyor. Bir de ‘malların, hizmetlerin artışının azalması’ olarak tanımlanan, enflasyonun düşüşü olgusu var.

***

Faize, ‘paranın kira karşılığı’ deniyor.

Sistemin, çalışmadan yurttaşa tükettirdiği paradan aldığı ‘kira’ bedeli…

O kurumlara sorarsanız; ‘parayı’ satmak, paradan ‘kira’ almak için çalışıyorlardır!

Enflasyon nasıl fiyatlardaki ‘sürekli’ artışlarsa; faizde yüz lira karşılığında yüzon lira ödemektir!

Aldığınız yüz lira karşılığında, yüz liralık mal ya da hizmet aldığınızı düşünseniz de; borç alınan parayı on lira ‘kira bedeliyle’ ödediğinizde aldığınız ‘mal ya da hizmetin’ bedelinin aslında yüzon lira olduğunu göreceksiniz!

***

Bu ne anlama geliyor?

Enflasyon ile faiz iç içe…

Biri birinin ‘nedeni’ olmaktan çok; ikisi de birbirinin destekçisi!

Kapitalizm, ya da ‘anaparacı’ sistem, ya da ‘anaparaya’ dayalı sistemin dayanağı; çalışmadan, üretmeden, tüketime dayalı sürdürdüğü politikasının sonucu olarak karşımızdadır enflasyon ile faiz…

Özellikle gelişmelerini tamamlayamamış, değerleri emperyal ülkelerin elinde olan ‘az gelişmiş, ya da gelişmemiş, ya da geliştirilmemiş, ya da gelişmesi engellenmiş’ ülkelerde enflasyon, faiz birbirini besleyen kanallar olmuştur!

Bir yandan ülkenin çok önemli kurumlarını, üstelik ülkenin tarımıyla iç içe geçmiş olanlarını ‘özelleştirme’ adı altında elden çıkarmaya kalkışır, bir yandan da doğayı katlederek dikilen beton yığınları için emperyal ülkelerin bankacılık sistemlerinden ‘para’ akışına fırsat verirseniz; enflasyon ile faizciliği beslemiş olursunuz!

Kentlerdeki dikey yapılaşmalar, bunların bankalar kanalıyla alıcı bulması, borçlanmanın on yıllara, yirmi yıllara yakılması, yüz liralık yapıların ikiyüz liraya satılması, aradaki paranın kirası olan yüz liranın bankanın kasasına girmesi, o bankaların çoğunluğunun emperyal bankalar olması…

Ülkemizin ‘kazanımının’ nasıl iç edildiğini daha fazla anlatmaya gerek var mı?

***

Enflasyonun, faizin nedenlerini özümsemek zorundayız…

Aylık yüz lira kazanç varken, yüzbir lira harcamaya kalkışırsak; her ay yüzde bir açık vermiş sayılırız! Bugün her ay açıklanan ‘cari açığın’ sürekli büyüyor olması, yatırımların üretimden çok tüketime yönelik olduğunun kanıtı.

Son günlerin çok konuşulan konusu şeker fabrikaları…

Buna yalnız fabrikalar yönünden bakmak aldatıcı olur!

Bu fabrikalarda işlenen pancarın, pancar üreticisinin, ekilen toprağın üzerine oynanacak oyunların da göz önünde bulundurulması gerekir.

Düşünebiliyor musunuz?

Şeker fabrikaları özelleştiğinde ilk olarak çalışan sayısını düşürmekle başlayacaklardır işe. Ardından pancar üreticisinin emeğini bir yana bırakarak ‘ucuz’ yoldan ürünü kapatmaya çalışacaklar. Üretici, pancarda emeğinin karşılığını bulamadığı için ekiminden vaz geçmeyi deneyecek!

Küresel anaparacıların istediği de bu! Ülkede üretici ekimden uzaklaşmalı ki, birçok üründe olduğu gibi ‘şeker dışalımının’ önü açılsın!

***

Enflasyondan, faizden korunmanın tek yolu var…

Ülkemizin değerlerini, topraklarını, üretimini önemsemek…

Bunlar olmadan enflasyona, faize karşı durmak mı?

Bana sormayın?

Oktay EROL

5.04.2018 16:36:29

YAZARLAR


KAYIP ALTIN KEMER ŞAMPİYON GÜREŞÇİDE

ULUSLARARASI FOTOĞRAFLAR ADANA TEPEBAĞ’DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI

ÇALIŞANLAR ARTIK ‘RUH SAĞLIĞI İZNİ’ DE ALIYOR!

ABB BAŞKANI MEZUN OLDUĞU LİSAYİ ZİYARET ETTİ

TEKİN: MUHTARLARIMIZLA HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPACAĞIZ

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

TARKAN, YARININ KÖYLERİ İÇİN ADANA’DA

“ŞİDDET EN YAKICI SORUN HALİNE GELDİ”

“SEYHANLILARA VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTACAĞIZ”

SEYHAN’DA AK PARTİ’DEN 3 İSİM MHP'DE