ÜLKEYE YETERLİ 'ÖKÜZ' GEREK

ÜLKEYE YETERLİ 'ÖKÜZ' GEREK

Ülkeye yeterli “öküz” gerek
Kibar mealini söyleyelim;
Bizim ellerde İneğe öküz derler,şimdi ineğe dedik, onuda inek diye düzeltmeye çalışanlar olabilir, bizimkisi köy ağzı,şimdiden yanlış diye düşündükleriniz aslında bizim öz Türkçemiz.
Zaten başımıza ne geldiyse özümüzü kaybettiğimizden geldi!...
Bakın, bundan on yıllar önce,“Develer kervan iken değil, sadece 2000 yıllarında kendi,kendine yeten Dünya’da yedi ülkeden biri idik.
Yaşam her daim boğaz üzerine kurulmuş, yani ne arabın petrolu,ne afrikanın madenleri insan için çok gerekli, demek oluyor ki petrolde bizde, maden’de.
Hani derler ya;
Yıllar bizden çok şey götürdü,geçen yıllardan sonra bırakın kendi,kendine yetmeyi samanı bile bulamaz hale gelen bir ülke!...
Şimdi diyecemki, bizde “eşek” çoğaldı, onlar bitiriyor samanı, oda tutmaz, gerçi “eşşek” dedimmi bazıları üzerine alınıyor neme lazım şimdi.
Bakın,
Ülkede son günlerde bir et fiyatları tartışması aldı başını gidiyor.
Biz ülke insanı olarak “eti seven bir milletiz”, helede Adana’lıya “öl, ama, et yeme deme”.
Başlıktaki öküz aslında bir şeylere dikkat çekmek için özellikle kullanılan bir kelime,et fiyatları artınca hangi “öküzler” bunu yükseltti düşüncesidir beni öyle yazmaya iten.
On yıllar önce meralar 28.7 milyon hektardı ülkede, şimdi bu meralar 14.6 milyona düşmüş, yani ülkenin meraları bir şekilde birilerine peş, keş çekilmiş.
İşte bunun en büyük nedeni yetersiz meclis üyelerinin vermiş olduğu imar değişiklikleri, hani Tarım arazilerine imar izni yasağı vardı? siz onu benim “Külahıma” anlatın.
Parayı bastır, al imarı var bazı yerlerde.
Mera nereden çıktı diyenler için, öküz ne yer,ne içer, tabiki yem yer, su içer değilmi?
Peki, yem fiyatları arttı, daha önce çitçi “beleş” diyelim onun adına, Devletin meralarında “beleş” otlatıyordu hayvanını ve çakıtlarda su içiriyordu, maşallah her köyü mahalle yaptık seçim kazanma hırsına köyleri “kurban” verdik.
Hal böyle olunca, nasıl hayvan yetiştirecek çiftçi?
Pahalı girdiler ister,istemez pahalı çıkacak tüketiciye, şimdi şöyle düşünenler olabilir, ne güzel, çiftçi çok para kazanıyor, yok “annnem” onu kurnaz Tüccarlar kazanıyor, siz böyle Tarım politikası izlerseniz daha çok eti 60 liralara ve onuda bıraktım kesecek inek bulamayacaksınız.
Bırakın kendi, kendine yeten Dünya ülkesi olmayı, ailelere bile yetemeyecek etleri bulamayacak hale düşeriz, oda felaket olur Türkiye için.
İnsanları köyde yaşamaya teşvik edeceksiniz, benimkide iş hani, şimdi köy diyorum hala, mahalle oldu kardeşim, mahallerdede hayvan beslemek yasak, ve cezası yüksek, o zaman çiftçi nerede yetiştirecek hayvanını,“damlardamı”?
Bakın çok zaman geçmiş değil, bu hatayı düzeltmek yeniden Dünyada kendi, kendine yeten ülkeler içine girmek için yeniden köylere köy diyeceksiniz ve meralara dokanmayacaksınız ve KDV denen illeti çiftçiden kaldıracaksınız, bak ağzım açıldı, hadi mazotuda yazalım 5 liralardan ve KDV aldığınız mazottan tıpkı Yatlardan almadığınız vergi gibi onuda kaldıracaksınız, bakın bakalım bu ülke neler yetiştiriyor görün sonra, ülkenin her toprağına “taş ekseniz, taş çıkar” misali, o kadar verimli topraklar kaç ülkede var? her yazımda yazıyorum, “At’ın önüne et, it’in önüne ot koyuyoruz” bu ülkeyi biz mahvediyoruz.

Süleyman YALÇIN

20.11.2017 19:39:01

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI